🦝 Kiracının Evi Terk Ettiğinin Tespiti

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, 2022 yılında gerçekleştirdiği hafriyat yönetimi, inşaat yıkıntı atıklarının geri kazanımı ve denetimi, bitkisel atık yağ denetimi, katı atıkların ve tıbbi atıkların bertarafı, güneşten ve evsel atıklardan enerji üretim faaliyetleri ile hem çevreyi koruma altına aldı hem Eskişehir’e nefes aldırdı Tahliye Taahhütnamesi. Tahliye taahhütnamesi, kiracının belirli bir tarihte kiralananı, herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın tahliye edeceğine ilişkin verdiği taahhüttür. Bu taahhüt kiracı tarafından koşulsuz bir şekilde yazılı ve imzalı olarak verilmelidir. Yasaihtarın, evin terk edilişinden itibaren 4 ayın geçmesinin ardından gönderilebileceğini ve ilan yolu ihtarın da mümkün olduğunu belirtmektedir. Şüphesiz ilanen ihtar, gerektiği takdirde yapılmalıdır ve ilk tercih olmamalıdır. Evi terk eden eşe gönderilen ve eve dönmesini bildiren ihtarın, ihtarı gönderen eş için Gündem Hukukçular konut kirasında 'yüzde 25' düzenlemesini olumlu buldu Hukukçular, konut kira artışlarının bir önceki kira yılına ait bedelin yüzde 25'ini geçemeyeceğine ilişkin Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için TBK’nin 315., 350. veya 352. maddesinde yer alan temerrüt, gereksinim, iki haklı ihtar ve diğer 11 yıl önce öldürülüp betona gömülen kiracının, katilleri ev sahibi çıktı GİRİŞ 21.07.2022 03:46 GÜNCELLEME 21.07.2022 03:46 Konut kiralarında fahiş artış nedeniyle eski kiracıyı tahliye edip evi daha yüksek fiyatla kiraya vermek isteyenler dava üstüne dava açıyor. 10 yıllık sözleşme uzama süresi dolan kiracılara noterden ihtarname yollanmaya başlandı. 5 yılı dolan kiracılar için de kira tespit davaları açılıyor. Mülk sahipleri bu davayla kiraya zam talep ediyor. Başta İstanbul olmak KiralamaSözleşmesi. a- Kiralayan mülkiyetinde bulunana EVİ aşağıda geniş bir şekilde açıklanacak koşullara uyulması şartıyla kiracıya önceden saptanan süre için kiralamıştır. Kiracı, bu sözleşmeyi imzalamakla daireyi hazarsız eksiksiz durumda tüm aksesuarları ile sağlam teslim aldığını sözleşmede yazılı Ev sahibiyle tartışan kiracı evi ateşe verdi. Kayseri'de feci bir olay meydana geldi. Kentte kiracının, ev sahibiyle tartıştıktan sonra ateşe verdiği ev kullanılamaz hale geldi. Edinilen bilgiye göre, A.S., evinin kiracıları O.Ö. ve G.Ö. kardeşleri apartman sakinlerinin şikayetinden dolayı çıkarmak istedi. Kkg0Jxv. Kira sözleşmesinde taraflar, kira bedelini serbestçe belirleyebilirler. Ancak kiracının korunması ve hakkaniyetin gözetilmesi amacıyla kira artış oranında bir üst sınır öngörülmüştür. Buna göre kira artış oranı, tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçemeyecektir. Taraflar yeni dönemde uygulanacak kira bedelini de, kanuni sınırı geçmemek üzere serbestçe belirleyebilirler. Bununla birlikte tarafların artış oranında anlaşamaması durumunda, kira bedelinin mahkemece tespit edilmesi gerekecektir. Kira bedelinin mahkeme tarafından belirlenmesinin talep edildiği davaya kira tespit davası denilmektedir. Kira tespit davasının temel amacı, hakkaniyet sınırları içinde ve hukuka uygun olarak kiracının ve kiraya verenin haklarını korumaktır. Bu nedenle yeni kira bedeli belirlenirken, TÜFE on iki aylık ortalamaları, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri dikkate alınacaktır. Yazı İçeriği1. Kira Tespit Davası Hangi Durumlarda Açılabilir?2. Kira Tespit Davasını Kimler Açabilir?3. Kira Tespit Davası Hangi Taşınmazlar İçin Açılabilir?4. Kira Tespit Davası Açma Süresi5. Kira Tespit Davasından Sonra Kira Farkına İlişkin İcra Takibi Süreci6. Kira Tespit Davasının Kira Uyarlama Davasından Farkları7. Kira Tespit Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Kira tespit davasının, kira bedelinin emsal kiralar düzeyinde yeniden belirlenmesi talebiyle açılması da mümkündür. Böyle bir durumda gerek kiracı gerekse kiraya veren ev/işyeri sahibi kira bedelinin mahkemece belirlenmesini talep edebilirler. Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, kira tespit davası yalnızca konut ve çatılı işyeri kiralarında açılabilmektedir. Tarla, taşıt veya diğer taşınır eşyalar hakkında kira tespit davası açılamaz. 1. Kira Tespit Davası Hangi Durumlarda Açılabilir? Kira tespit davasının açılabileceği durumları dört başlık altında incelemek mümkündür. Yasal Sınırın Üzerinde Kira Artışı Belirlenmiş OlmasıSözleşme serbestisi gereğince esas olan, kira bedeli artış oranının taraflarca belirlenmesidir. Ancak kanun koyucu kiracıyı korumak amacıyla, kira bedeli artış oranını sınırlandırmıştır. Buna göre kira artış oranı, tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçemeyecektir. Şayet taraflar yasal sınırlar içinde bir artış kararlaştırmışlarsa kira tespit davası açılması mümkün değildir. Ancak yasal sınırın üzerinde bir artış oranı belirlenmesi durumunda, mahkemeye başvurularak kira bedelinin yasal sınırlar içerisinde tespiti talep edilebilecektir. Tarafların Kira Artış Oranında AnlaşamamalarıTarafların kira artış oranında anlaşamamaları durumunda, mahkemeye başvurarak kira bedelinin tespitini talep etmeleri mümkündür. Mahkemece, taşınmazın durumu ve emsal kira bedelleri dikkate alınarak, yasal sınırlar içerisinde kira artış oranı tespit edilecektir. Ancak bu halde yasal sınırların üzerinde bir kira artışına karar verilmesi mümkün değildir. En Az Beş Yıldır Devam Eden Kira Sözleşmelerinde Bedel TespitiZaman içerisinde birçok şeyin fiyatının değişmesi gibi kira bedellerinde de büyük değişikliklerin meydana gelmesi söz konusu olabilmektedir. Bu durum bazen ülkemizin genel ekonomik durumundan, bazense yalnızca kiralanan taşınmazın bulunduğu yere özgü değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun yaşanan bu değişikliklerin uzun süreli kira sözleşmeleri akdetmiş taraflar açısından olumsuz etkilerinin bulunduğu açıktır. Zira, sözleşmede kararlaştırılan bedelin en fazla enflasyon oranında arttırılabildiği dikkate alındığında, emsal kira bedellerinde yaşanan büyük değişimlerin yakalanabilmesi, çoğu zaman mümkün olmayacaktır. Bu durumu göz önünde bulunduran kanun koyucu, beş yıldan uzun süredir devam eden kira sözleşmelerinin bedellerinin, enflasyon oranına bağlı kalınmaksızın yeniden belirlenmesinin talep edilebileceğini düzenlemiştir. Öyle ki, en az beş yıldır devam eden kira sözleşmelerindeki kira artış oranı belirlenirken; Taşınmazın durumu,Emsal taşınmaz kiraları veTÜFE artış oranı göz önünde bulundurulur. Ancak bu durumda mahkeme, diğer hallerden farklı olarak yasal artış oranı ile bağlı değildir. Bu doğrultuda taşınmazda bilirkişilerce inceleme yapılması, taşınmazın durumunun ve emsal kira bedellerinin araştırılması gerekmektedir. Mahkeme, yapılan araştırmalar sonucunda hazırlanan bilirkişi raporu uyarınca ve hakkaniyete uygun şekilde kira bedelini tespit edecektir. Yabancı Para Cinsinden Belirlenmiş Kira Sözleşmeleri Bakımından Kira Tespit DavalarıKira sözleşmesinde, kira bedelinin yabancı para olarak belirlenmesi mümkündür. Ancak kira bedelinin yabancı para cinsinden belirlendiği kira sözleşmelerinde, 5 yıllık süre dolmadan kira bedelinde değişiklik yapılamaz. Zira TBK madde 344/4’te de bu durum açıkça belirtilmiş olup, maddenin devamında ise ana kuralın istisnasına yer verilmiştir. İstisnai olarak, TBK madde 138’de düzenlenmiş “Aşırı İfa Güçlüğü” halleri mevcut ise, kira bedelinin tespiti 5 yıl dolmadan da talep edilebilecektir. Söz konusu kira sözleşmesinin 5 yılı doldurduğu durumlarda ise her halükârda, kira bedelinin tespiti için mahkemeye başvurulması mümkündür. 2. Kira Tespit Davasını Kimler Açabilir? Kira tespit davası, kural olarak kiracı ve kiraya veren ev/işyeri sahibi tarafından açılabilir. Bununla birlikte taşınmazın birden fazla malikinin bulunduğu durumlarda kiraya veren olup olmadığına bakılmaksızın her malikin söz konusu davayı açması mümkündür. Şayet kiralanan taşınmaz elbirliğiyle mülkiyete tabi ise tüm maliklerin birlikte dava açmaları, açılan davaya katılmaları yahut muvafakat vermeleri gerekmektedir. Kira tespit davasının genellikle kiracılar tarafından, kira bedelinin makul bir seviyeye düşürülmesi talebiyle açıldığı görülmektedir. Ancak yaygın kanaatin aksine, kira tespit davası, yalnızca kiracının korunması maksadı ile açılabilecek bir dava türü değildir. Öyle ki, kira bedelinin emsallerine oranla düşük kaldığı iddiasıyla arttırılmasının talep edilmesi de mümkündür. 3. Kira Tespit Davası Hangi Taşınmazlar İçin Açılabilir? Kira tespit davası, yalnızca konut ve çatılı işyeri kiralarından doğan uyuşmazlıklarda açılabilmektedir. Diğer bir deyişle konut veya çatılı işyeri vasfını haiz olmayan taşınmaz veya taşınırların kiralarında, bu davanın açılması mümkün değildir. Örneğin, tarla vasfındaki bir taşınmazın kiralanması halinde kira tespit davası açılamayacaktır. Aynı şekilde bir araç kirasında veya ticari amaçla kiralanan makinelerin kiralarında, bu davanın açılması mümkün değildir. 4. Kira Tespit Davası Açma Süresi Kira tespit davası, kira sözleşmesi devam ettiği sürece her zaman açılabilir. Ancak davanın ne açıldığı hususu, yargılama sonucunda belirlenen yeni kira bedelinin ne zamandan itibaren geçerli olacağının tespiti açısından önemlidir. Zira kira bedelinin, yeni kira döneminde geçerli olması isteniyorsa; Davanın yeni kira döneminin başlangıcından en az 30 gün önceden açılması kira döneminin başlangıcından en az 30 gün önceden, kira bedelinin arttırılacağına ilişkin yazılı bildirimde bulunulması durumunda, davanın yeni kira dönemi içinde de açılması mümkündür. Her iki durumda da mahkemece tespit edilecek kira bedeli, yeni kira döneminin başlangıcından itibaren geçerli olacaktır. Şayet sözleşmede kira bedelinin arttırılacağı düzenlenmişse, davanın yukarıdaki süreden bağımsız olarak yeni kira döneminin sonuna kadar açılması mümkündür. Bu durumda da mahkemenin belirleyeceği kira bedeli, yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olacaktır. 5. Kira Tespit Davasından Sonra Kira Farkına İlişkin İcra Takibi Süreci Kira tespit ilamları kesinleşmeden icra takibine konu olamaz. Yargılama sonucunda verilen hüküm hakkında istinaf yahut temyiz başvurusu yapılmaz ise ilam kesinleşir. Fakat yargılama sonunda verilen hükme karşı istinaf ya da temyiz yoluna başvurulursa, bu incelemenin sona ermesi beklenmelidir. Her halükârda kesinleşmesinin akabinde, mahkemenin belirlediği yeni kira bedeline ilişkin icra takibi başlatılabilir. Kararın kesinleşmesinden itibaren ise faiz uygulanmaya başlar. 6. Kira Tespit Davasının Kira Uyarlama Davasından Farkları Kira sözleşmesinin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen fakat sonradan meydana gelen olağanüstü durumlar söz konusu olabilir. Gerçekleşen olağanüstü şartlar altında, kira sözleşmesinin ifa edilmesi taraflardan beklenemeyebilir. Zira olağanüstü koşulların sözleşmenin ifasını bir taraf bakımından oldukça güçleştirmiş olması mümkündür. Bu gibi hallerde ifada zorluğa düşen taraf, kira sözleşmesinin uyarlanmasını mahkemeden talep edebilecektir. Kira bedelinin uyarlanmasının kira bedelinin tespitinden en büyük farkı hâkimin yeni kira bedelini belirlerken TÜFE veya herhangi başka bir sınırla bağlı olmamasıdır. Zira kira bedelinin uyarlanması talep edilen hallerde sözleşmenin kuruluşundaki şartlar o denli güçleşmiştir ki taraflar edim yükümlülüklerini yerine getirememektedirler. Bu denli değişen şartlarda hâkimin herhangi bir sınırla bağlı olması beklenemez. Kira sözleşmesinin uyarlanmasının talep edilebileceği hallere verilebilecek en önemli örnek Covid-19 salgınıdır. Zira salgının ilk döneminde tüm işyerleri kapanmış olup hiç kimse işe gidememiştir. Bunun doğal sonucu olarak da pek çok insan aylarca gelir elde edememiştir. Covid-19 salgınının ne kiralayan ne de kiraya veren tarafından öngörülebilmesinin imkânı yoktur. İnsanların gelir elde etmelerine de engel olan bu salgın sebebiyle mahkemeden kira sözleşmesinin uyarlanması talep edilebilir. “Korona Virüs’ün Covid-19 Kira Sözleşmelerine Etkisi” adlı makalemizde Covid-19’un kira sözleşmelerine etkisi detaylı bir şekilde kaleme alınmıştır. Bir diğer örnek ise taşınmazın değerinin kira sözleşmesinin yapıldığı dönemde öngörülemeyecek kadar artması veya azalmasıdır. Örneğin, bir taşınmazın yakınlarına metro, havalimanı gibi taşınmazın değerini yükseltecek yapıların inşa edilmesi halinde de uyarlama talep edilebilir. Kira sözleşmesinin akdedilmesi sırasında şehrin ücra bir noktasında olan taşınmazın değeri, yakınına metro yapılması ve taşınmaza ulaşımın kolaylaşması halinde öngörülemeyen derecede artabilir. Bu gibi hallerde de kira sözleşmesi uyarlanabilir. Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, kira tespit davasından farklı olarak, uyarlama davası tüm taşınır ve taşınmaz kira sözleşmeleri için açılabilmektedir. Ancak tarafların aşırı ifa güçlüğü nedeni ile kira bedelinin uyarlanması davası açabilmeleri için Yargıtay’ın aradığı birtakım kriterler vardır Sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenemeyen olağanüstü bir durum ortaya çıkmış durum borçludan kaynaklanmamış yapıldığı sıradaki mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşürecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş borcunu henüz ifa etmemiş olmalı veya aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır. Kira bedelinin artışını veya azalışını gerektirecek hallerin varlığı ispatlanabilir ise, TBK dayanılarak kira bedelinin uyarlaması davası açılabilir. Konuya ilişkin daha detaylı bilgi için “Kira Tespit Davası ile Kira Bedelinin Uyarlanması Davasının Farkları” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz. 7. Kira Tespit Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Kira tespit davasında görevli ve yetkili mahkeme, sözleşmenin ifa yerindeki veya davalının yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesidir. Diğer taraftan, kira bedelini ödeme güçlüğü gibi çeşitli gerekçelerle kiracıların, kira sözleşmesini bir başkasına devretme eğiliminde olmaları da günümüzde sıkça karşılaşılan durumlardan biridir. Bu devrin yapılıp yapılamayacağına ve hukuki yorumlamalarına ilişkin detaylı bilgi için “Kiracı Kira Sözleşmesini Devir Edilebilir mi?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz. DİLEKÇE BURADA …….. NÖBETCİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE TESPİTİNİ İSTEYEN ………. …… KARŞI TARAF DAVA KONUSU Delil tespiti AÇIKLAMALAR 1- …………………., Merkez ilçesi, ……………… Konutları, …… Blok, No ……………de bulunan taşınmazımı, kiracı ile yapmış olduğum yazılı kira sözleşmesi çerçevesinde kiraya vermiştim. Taşınmazın ilk kiracısıdır. Taşınmaz Toplu Konut İdaresinden teslim alındıktan hemen sonra hiç kullanılmadan kiracıya kiraya verilmiştir. Fakat son zamanlarda kiracının ödemelerini aksatması nedeni ile kiracı ile aramızda bazı tartışmalar olmuştur. 2- Kiracımın tayininin çıkması nedeni ile kiracı söz konusu taşınmazı …/…/… tarihinde boşaltarak ve anahtarını karşı komşuya bırakarak taşınmazı boşaltmıştır. Anahtarı teslim aldıktan sonra kiracıya verilen eve gittiğimde taşınmazın tanınamayacak kadar kötü kullanıldığını, hatta kasıtlı olarak lavabolara, kapılara, duvarlara, banyodaki dolap, küvete ve şofbene zarar verildiğini görmüş bulunmaktayım. 3- İleride açacağım tazminat davasına konu olmak üzere söz konusu taşınmazdaki hasarın tespiti amacı ile bu davayı açma zarureti hâsıl olmuştur. KANITLAR Kira sözleşmesi, bilirkişi incelemesi ve her tür kanıt. HUKUKİ NEDENLER HUMK. md. 368-374 ve İlgili mevzuat. SONUÇ VE İSTEM Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahallinde yapılacak inceleme neticesinde kiraya vermiş olduğum taşınmazda kiracı tarafından meydana getirilen zararın malzeme ve işçilik dâhil olmak üzere tespitine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. …../…./….. TESPİTİ İSTEYEN…… Kiracının kira sözleşmesi bitmeden evden çıkmak istemesi, günlük hayat şartlarında oldukça sık rastlanan bir durumdur. Bu gibi durumlarda genellikle Mal Sahipleri zarara uğradığını düşünerek kira sözleşmesi süresince kalan tüm kira bedellerini talep etmekte, Kiracılar ise “oturmadığım evin kirasını neden vereyim” düşüncesiyle kira bedeli ödemek istememektedirler. Bu gibi durumlarda uzlaşmak her zaman kolay olmayıp taraflar uzun ve masraflı yasal yolları tercih edebilmektedirler. Esasında Kira Sözleşmesi, hem Kiracıya hem de Kiraya Verene sorumluluk yükleyen bir sözleşme türü olup, bu bağlılık ve sorumluluk sözleşme süresi sonuna kadar devam etmektedir. Dolayısıyla Kiraya Verenlerin beklentisi, kiraladığı süre boyunca kira bedelini düzenli şekilde alabilmektir. Kiracı’nın kira sözleşmesi bitmeden evden çıkmak istemesi durumunda, yeni bir kiracı bulmak zorunda kalacak ve bu sürede kiralanan boşta kalacağı için zarara uğrayacaktır. Burada genel hukuk mantığı içinde hakkaniyet gereği belirli sınırlar içinde kiracı sorumlu olacaktır. Kira ve gayrimenkul hukukuna ilişkin hukuki desteğe ihtiyaç duymanız halinde bize ulaşabilirsiniz. İlgili Konu Başlıkları Kira sözleşmesi bitmeden evden çıkmak,Kiracının erken çıkması,Kiracı evden çıkmadan ne kadar önce haber vermeli,Kira sözleşmesi bitmeden kiracı evi boşaltabilir mi,Kira sözleşmesi bitmeden kiracı evden çıkabilir miKira kontratı bitmeden evden çıkmak Kiracı Evden Çıkmadan Ne Kadar Önce Haber Vermeli? Normal şartlarda ahde vefa ilkesi gereğince, kiracının kira sözleşmesindeki sürenin sonuna kadar sorumlu olması asıldır. Örnek vermek gerekirse başlangıç tarihli 4 yıllık kira sözleşmesinde Kiracı tarihinde sözleşmeyi erken feshederek kiralananı tahliye etmişse; kiracı, burada kalan 10 aylık kira bedelinden de sorumlu olacaktır. Ancak bu durum haksızlık yaratabileceği için taraflar arasındaki dengenin sağlanması adına Borçlar Kanunu Madde 325’de “Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralananı geri verdiği takdirde, kira sözleşmesinden doğan borçları, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre için devam eder. Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulması hâlinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer.” hükmü konulmuştur. Hükümden de anlaşılacağı üzere, erken boşaltmadan kaynaklı Kiraya Veren’in zararı yönünden Kiracı’nın sorumluluğu makul bir süre ile sınırlanmıştır. Buradaki makul süre, benzer koşullardaki bir taşınmazın o yörede yaklaşık olarak ne kadar sürede kiralanabileceğine göre belirlenecek olup kiracı, bu süre boyunca kira bedelinden sorumlu tutulacaktır. Dolayısıyla esasında kiracının kiraya verene söz konusu “makul süre” önce taşınmazı terk edeceğini bildirmesi de yeterli olacaktır. Her ne kadar bu süre uygulamada 2-3 ay olsa da taşınmazın cinsi ve bulunduğu yöreye göre bu sürenin değişebileceği göz ardı edilmemelidir. Eğer fesih bildirim süresine ilişkin taraflar arasında bir anlaşma varsa, makul sürenin belirlenmesinde bu anlaşma da dikkate alınacaktır. Kiracı Makul Süre İçinde Yeni Kiracı Bulmasına Rağmen Kiraya Veren Kabul Etmezse? “Kiracının bu sürenin geçmesinden önce kiraya verenden kabul etmesi beklenebilecek, ödeme gücüne sahip ve kira ilişkisini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulması hâlinde, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları sona erer” Kanun hükümden de anlaşılacağı üzere Kiracının sorumluluğu, yerine yeni bir kiracı bulmasıyla birlikte sona erecektir. Ancak Kiraya Veren, yeni kiracı adayını haklı bir gerekçe göstererek reddetme hakkına sahiptir. Eğer Kiraya Veren’in reddetmesi haklı bir sebebe dayanmıyorsa, bu durumda da Kiracının herhangi bir sorumluluğu bulunmuyor olup yeni kiracı bulduğu tarih itibariyle sorumluluğu sona erecektir. Peki Kiracı Tacirse? Normal şartlarda kira sözleşmelerinde bulunan “kiracının erken feshi halinde, sözleşme sona erene kadarki tüm kira bedelleri muaccel vadesi dolmuş hale gelir” şeklindeki hükümler Kanun gereği geçersizdir. Ancak kiracının tacir olduğu durumlarda bir istisna düzenlenmiş olup bu kural 1 Temmuz 2020’ye kadar ertelenmiştir. Bu sebeple kiracının tacir olduğu bir sözleşmede, kiracının erken fesih hakkını kullanması için tüm kira bedellerini peşinen ödemesi gerektiğine ilişkin bir anlaşma varsa; bu durumda tacirler 1 Temmuz 2020’ye kadar bu hükümden sorumlu olacaklardır. Sorularınız ve bu konuda daha fazla bilgi edinmek için alanında uzman avukatlarımızla iletişime geçebilirsiniz. Toparlamak gerekirse Kiracı’nın erken feshi sonucu Kiraya Veren, sözleşme süresine güvendiği için zarara uğramakta ve geri kalan tüm kira bedellerini talep etmekte; kiracı ise kullanmadığı taşınmaz için kira bedeli ödemek istememektedir. Aradaki dengeyi sağlamak adına kanun koyucu, yukarıda detaylıca açıklandığı üzere fesih bildirimi için “Makul Süre” kavramını getirmiştir. Makul süre; kiralanan ile benzer koşul ve niteliklerdeki taşınır ya da taşınmaz malın o bölgede yeniden kiralanma süresine göre hesaplanacaktır. KİRACININ ERKEN ÇIKMASI YARGI KARARLARI Kira sözleşmesi bitmeden evden çıkmak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kiracı tarafından açılan kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece,davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde; kiralananda bulunan haşereler nedeniyle kiralananın erken tahliye edilmek zorunda kalındığını ancak kiralananın kullanılmayan dönemine ait peşin ödenen TL kira bedelinin iade edilmediğini bu nedenle alacağın tahsili amacıyla takip başlatılmışsa da takibe haksız yere itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, kira sözleşmesi 10. maddesi gereği ancak kiralananın yeniden kiraya verilmesi halinde kalan kira bedelinin iadesinin talep edilebileceği veya kira sözleşmesi bitmeden evden çıkmak istenebileceğini belirtilerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kira sözleşmesinin 10. maddesine göre davacı kiracının kiralananı erken tahliye etmesi halinde taşınmazın boş kaldığı zamana ilişkin kira paralarını ödemeyi kabul ettiği, dava konusu taşınmazın dönem sonuna kadar yeniden kiraya verilemediği bu nedenle davacının taşınmazın kira bedellerini ödemek zorunda olduğu ve talep etme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında başlangıç tarihli ve bir yıl süreli yazılı kira sözleşmesi ve yıllık kira bedelinin TL olarak peşin ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin 10. maddesinde kiracının kiralanan yeri kira süresinin bitiminden önce tahliye etmesi halinde kira süresi ile sınırlı olmak üzere kiralanan yerin boş kaldığı zamana ilişkin kira paralarını ödemek zorunda olduğu kararlaştırılmıştır. Türk Borçlar Kanunu 304. maddesine göre , “Kiralananın önemli ayıplarla teslimi hâlinde kiracı, borçlunun temerrüdüne veya kiraya verenin kiralananın sonradan ayıplı duruma gelmesinden doğan sorumluluğuna ilişkin hükümlere başvurabilir.”, 305. Maddesine göre “Kiralanan sonradan ayıplı duruma gelirse kiracı, kiraya verenden ayıpların giderilmesini veya kira bedelinden ayıpla orantılı bir indirim yapılmasını ya da zararının giderilmesini isteyebilir. Ancak, kira sözleşmesi bitmeden evden çıkmak ve zararın giderilmesi istemi diğer seçimlik hakların kullanılmasını önlemez. Bu noktada Önemli ayıp durumunda kiracının sözleşmeyi fesih hakkı saklıdır.”,306. Maddesine göre “Kiracı, kiraya verenden kiralanandaki ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilir; bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, ayıbı kiraya veren hesabına gidertebilir ve bundan doğan alacağını kira bedelinden indirebilir veya kiralananın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir. Ayıbın, kiralananın öngörülen kullanıma elverişliliğini ortadan kaldırması ya da önemli ölçüde engellemesi ve verilen sürede giderilmemesi hâlinde kiracı, sözleşmeyi feshedebilir….”Sözleşmeyi haklı nedenle fesih eden kiracı kiralananı kullanımında bulundurduğu süre kira bedelinden sorumlu olup erken tahliye nedeniyle makul süre kira bedelinden sorumlu değildir. Öncelikle yapılması gereken iş kiracı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilip edilmediğinin tespitidir. Bu nedenle mahkemece tarafların tanık, keşif gibi tüm delilleri toplanarak davacı iddiaları araştırıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. Kiracının erken çıkması Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye Mahkemesi’nce verilen gün ve 2000/561 – 2001/634 sayılı kararı bozan Daire’nin gün ve 2002/3523 – 2002/6271 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü Davacı vekili, müvekkilinin, davalıya ait işyerinde kiracı iken tarafların karşılıklı anlaşmaları sonucu akdin fesh edildiğini kiracının erken çıkması, davalının teminat ve peşin ödenen kira paralarını ihtara rağmen iade etmediğini ileri sürerek, ABD Doları’nın tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizce takas-mahsupla ilgili işlemin yanlış olduğundan bahisle davalı yararına bozulmuş, bu defa da davalı vekili karar düzeltme itirazında bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere davacı kiracının, sözleşmeye göre feshe hakkı bulunduğu, tarihine kadar olan eski ve yeni kira farklarının hükme dayanak yapılan kiracının erken çıkmasına ilişkin bilirkişi raporunda nazara alınmış bulunmasına, tarihinden sonraki dönem için aynı talebin dinlenmesinin mümkün bulunmamasına ve yanlar arasındaki sözleşmede ödenmeyen kira parası ile ilgili takip nedeniyle davalının kendi vekiline ödediği ücretin, davacı kiracıdan tahsil edilmesine imkan verecek bir hükmün mevcut olmamasına nazaran, davalı vekilinin yerinde bulunmayan tüm karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir. kiracı evden çıkmadan ne kadar önce haber vermeli Dava, kira sözleşmesinin feshi ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde; önceki malikin iflas etmesi nedeniyle mülkiyet hakkını ihale ile aldığını, kiracının kiralananı mesken olarak kullandığını, bu hususun imar yasasına aykırı olduğunu, ancak turizm tesisi olarak kullanabileceğini, bu nedenle kira sözleşmesinin geçersiz olduğundan bahisle sözleşmenin feshini, kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; sözleşmenin Devre Tatil Sözleşmesi niteliğinde olduğu, Devre Tatil Sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda 4077 sayılı Kanunun 6/B ve uyarınca tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Peki kiracı evden çıkmadan ne kadar önce haber vermeli ? 4077 sayılı Kanunun 6/B maddesinde devre tatil sözleşmesi; en az üç yıl süre için yapılan ve bu süre zarfında yıl içinde belirli veya belirlenebilecek ve bir haftadan az olmayacak bir dönem için bir veya daha fazla taşınmazın kullanım hakkının devri veya devri taahhüdünü içeren sözleşme olarak tanımlanmıştır. Yani devre tatil sözleşmesinde devre tatil sahibi yaptığı sözleşme çerçevesinde yılın belirli bir dönem veya dönemlerinde tesislerden yararlanma hakkını elde etmektedir. Davaya konu başlangıç tarihli ve 39 yıl süreli ilk sözleşme ve 21/02/2003 başlangıç tarihli ve 37 yıl süreli alt kira sözleşmesi “kira sözleşmesi kontratosu” başlığı altında düzenlenmiş olup, sözleşmeye konu dairenin kullanım hakkı 37 yıllığına davalı alt kiracıya devredilmiştir. Bu noktada Kira sözleşmesi bitmeden evden çıkmak mümkün müdür sorusunun tartışılması gerekmektedir. Sözleşme ile devre mülk sözleşmelerinde olduğu gibi hak sahibine ayni bir hak verilmemiş, sadece kullanım hakkı verilmiştir. Yine yukarıda açıklandığı üzere sözleşme konusu dairenin yılın belli ya da belirlenebilir devrelerinde değil 37 yıllığına sürekli olarak kullanım hakkı kiralanmıştır. Sözleşmenin açıklanan bu niteliği uyarınca devre tatil sözleşmesi olmayıp, kira sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bu niteliği uyarınca da Kira sözleşmesi bitmeden evden çıkmaya ilişkin davaya bakma görevi Tüketici mahkemesine ait değil, Sulh Hukuk Mahkemesine aittir. O halde; yukarıdaki açıklamalar uyarınca Mahkemece davanın esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. Kira sözleşmesi bitmeden kiracı evi boşaltabilir mi Dava, kiracının ölümü sebebiyle kira sözleşmesinin feshi ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece ret kararı verilmiş ve hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin malik olduğu ve kiraladığı iki dükkanın kiracısı olan Şahin’in tarihinde vefat ettiğini, mirasçı olarak bıraktığı 1963 doğumlu Müjdat’ın hukuki ehliyeti haiz olmadığını, 1978 doğumlu Alda’nın Polonya’da yaşamakta olduğunu, bu halleriyle mirasçıların, ölen kiracının meslek ve sanatını idame ettirebilecek durumda olmadıklarını, bu nedenle aktin feshedildiğinin tarihli ihtarnameyle davalılara bildirildiğini ve fakat sonuç alınamadığını ileri sürerek kiralananın tahliyesini istemiştir. kira sözleşmesi bitmeden kiracı evi boşaltabilir mi? Kiracı Şahin’in tarihinde öldüğü, mirasçı olarak Müjdat ile Alda’ya bıraktığı tarihli veraset belgesiyle sabittir. Bu mirasçılardan 1963 doğumlu Müjdat’ın tam ehliyetli olmadığı ve kendisine müşavir tayin edildiği, diğer, mirasçı 1978 doğumlu Alda’nın yurt dışında yaşamakta olduğu hususlarında bir uyuşmazlık yoktur. Kiracının terekesine mümessil tayin edildiği, kiralanandaki işin o mümessil marifetiyle yürütülmeye çalışıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 6570 sayılı Kanunun 13. maddesi hükmünce, sanat meslek ve ihtisasları dolayısıyla aynı meslek veya sanatı idame ettirecek olan kiracının mirasçıları aleyhine tahliye davası açılamaz. Mirasçılardan birinin küçük ve yurt dışında olması, diğerinin tam ehliyetli olmaması nedeniyle babalarının mesleğini bizzat veya kendi adlarına bir yardımcı eliyle sürdürmeleri söz konusu değildir. Bu bakımdan tahliye istenmemesi için yasanın aradığı şart gerçekleşmemiştir ve mirasçıların bu kiralananlarda herhangi bir hakları kalmaktadır. Terekenin mümessil marifetiyle idaresi sebebiyle kiralanandaki işin sürdürülmekte olması sonuca etkili olamaz. Kanun, mirasçının bizzat veya kendi adına bilvasıta mesleği sürdürmesi şartını aramaktadır. Aksinin kabulü yani tereke mümessilinin işi sürdürmesi halinde de tahliye istenemeyeceği amaçlansa idi 6570 sayılı Kanunun 13. maddesinin vazedilmesine gerek kalmazdı. Bu yön nazara alınarak davanın kabulü gerekirken aksi görüş ve düşünceyle reddi usul ve kanuna aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir. Kiracılık Sıfatının Tespiti, Kiracılık Sıfatının Tespiti Davası, Kiracılık Sıfatının Tespiti Dava Dilekçesi, Kiracılık Sıfatının Tespiti Yargıtay Kararı, Kiracılık Sıfatının Tespiti Vekalet Ücreti, Kiracılık Sıfatının Tespiti tespit edilmesi eski kira sözleşmesinin bitiş tarihinden itibaren bir aylık yasal süre içinde yapılabilir. Türk adalet sisteminin önemli unsurları arasında yer alan tespit davalarından olan kiracılık sıfatının tespiti kapsamı Hukuk Mahkemelerinin 106. Maddesi ile ve Olumsuz Tespit Davaları Nelerdir?Davalı ile davacı arasında açılmış olan ve hukuki ilişkinin tespit edilme amacı güdülen davaların geneline tespit davası adı verilmektedir. Hukuki ilişkinin varlığının yanı sıra bu ilişkinin içeriğinin anlaşılması için de tespit davaları davaları olumlu ve olumsuz olmak üzere nitelik ve kapsamları açısından iki farklı şekilde nitelendirilirler. Bir ilişkinin varlığının anlaşılması için olumlu tespit davaları açılır, ilişkinin olmadığına dair dava açıldıysa da olumsuz tespit davası açılmış Davaları Hükümleri Hukuk Mahkemeleri Kanunu ile sıfatının tespiti görevli mahkemeye hukuki ilişkinin belirlenmesi için dava açılıyorsa, taraflar arasında hukuki bir fayda görülmüş ilişkilerin kapsamı yalnızca somut ilişkilerdir. Eğer bu ilişki soyut bir gerekçeye dayanıyorsa tespit davası açmak gerekmemektedir. Hukuk Mahkemeleri Kanunu maddeleri bize tespit davalarında dikkat edilmesi gereken hususları belirtir. Bu hususların öğrenilmesi ve davanın en kısa sürede sonuçlandırabilmesi için avukatlar aracılığı ile hukuksal destek almak yerinde Gerçekliğinin Kontrolü Tespit Davaları ile maddelere göre; sadece maddi olaylardan tespit davasının konusu olmaz. Tespit davasını açan kişinin koruma altına alındığı durumlar söz konusu durumda herhangi bir yararın söz konusu olması gerekmektedir. Bu davalar aracılığı ile hakkın ya da yokluğun, ilişkinin var olup olmadığını anlamak mümkündür. Belgelerin de gerçekliği yine bu tespit davaları sayesinde Davasının Açılmasına ÖrnekÖrnek vermek gerekirse, icra sürecine girmiş bir davada, borcu ödemekle yükümlü kişi, gerçekten böyle bir borcunun olup olmadığını tespit etmek için kiracılık sıfatının tespiti harç ödemesini de yaparak dava açabilir. Bu davanın açılması ile birlikte icra takibi belli bir süre mahkeme tarafından durdurulmuş Sıfatının Tespiti davası nedir? Türk adalet sisteminin önemli unsurlarından birisi de tespit davalarıdır. Hukuk Mahkemelerinin 106. maddesinden tespit davalarının kapsamı detaylı bir şekilde durumlarda, davayı açan kişinin yani davacı ile davalı arasında hukuki bir ilişkinin olup olmadığının belirlenmesi amacıyla açılan davalara tespit davaları denir. Sadece hukuki bir ilişkinin varlığının tespiti için değil, hukuki ilişkinin içeriğinin tayin edilebilmesi için de tespit davaları davalarında, dava edilen kişinin bir şey yapmasına ya da bir şeyden kaçınmasına hükmüne varılamazken tek hedef hukuki ilişkinin tespit edilmesi, üzerinden şüphe bulunan içerikler de olarak, ticari bir malın mülkiyetinin kim ya da kimler üzerinde olduğunun belirlenmesi, ya da malın içeriğinin tespit edilmesi için açılabilir. Ticari ilişkiye dair taraflar arasında bir sözleşmenin bulunup bulunmadığı da tespit davaları ile ortaya ve Olumsuz Tespit Davaları Nelerdir?Tespit davaları nitelik ve kapsam bakımından olumlu tespit davaları ya da olumsuz tespit davaları olarak nitelendirilir. Eğer bir ilişkinin varlığının belirlenmesi için açılması durumunda olumlu tespit davası açılırken, bir hukuki ilişki olmadığının belirlenmesi için söz konusu dava açıldıysa bu bir olumsuz tespit davası hukuki ilişkilerin belirlenebilmesi için açılabilen tespit davaları, taraflar açısından hukuki bir fayda görüldüğü durumlarda söz konusu olabilir. Hukuki ilişki sadece somut ilişkileri kapsar. Taraflar arasındaki hukuki ilişki soyut bir gerekçeye dayanıyorsa tespit davası açmak yanlış olacaktır. Örneğin, taraflar arasındaki genel yükümlülüklerin belirlenmesi için tespit davası Mahkemeleri Kanununun 106. maddesine bakacak olursak tespit davalarında 3 önemli husus vardır1- Tespit davası açarak, bir hakkın varlığının ya da yokluğunun ya da bir hukuki ilişkinin söz konusu olup olmadığı; bir belgenin gerçek olup olmadığının belirlenmesi Tespit davasını açan kişinin hukuken koruma altına alınması için bir yarar söz konusu olmalıdır3- Sadece maddi vakalardan tespit davasının konusu olarak Davalarına Bir Örnek…Örneğin icra işleminin söz konusu olduğu bir dava sürecinde borçlu olan kişi gerçekten borçlu olup olmadığının belirlenmesi için tespit davası açabilir. Bu durumlarda mahkeme borca ilişkin, borcun yüzde 15’in az olmamak üzere tazminat gösterilmesi durumunda tespit davası tamamlanana kadar icra takibinin durdurulmasına karar tespit davasında, borçlunun borcu ispatlanırsa alacaklının gecikmeden doğan zararları yine borçlu tarafından karşılanmak Kararı – Kiracılık Sıfatının TespitiKİRACILIK SIFATININ TESPİTİ DAVASI – 2886 SAYILI KANUNA GÖRE KİRAYA VERİLMİŞ YER – HENÜZ SÖZLEŞME SÜRESİNİN SONA ERMEMESİ – DAVANIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN İSTEMİN RET EDİLMESİNİN İSABETSİZ OLUŞU – HÜKMÜN BOZULDUĞUÖZET Uyuşmazlık, kiracılık sıfatının tespiti ve bu konudaki muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir. Davalının almış olduğu fesih kararı gereğince kaymakamlık vasıtası ile kiralanan tesislerden uzaklaştırılması nedeniyle sataşmanın önlenmesi istemli olarak açılan dava, sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle taşınmazda davacı kiracının fuzuli şagil durumuna düşmesi gerekçesi ile ret edilmiş ise sözleşmesinin henüz sona ermemesi ve davalı kiraya verenin yöntemine uygun şekilde yasal tahliye sebeplerine dayanamaması nedeniyle davacı kiracının kiracılığının sona erdiği sonucunu doğurmaz. Bu durumda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, istemin ret edilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması SIFATININ TESPİTİ İSTEMİ – TARAFLAR ARASINDAKİ SÖZLEŞME TARAFLARIN ORTAK İRADESİ YA DA BİR YARGI KARARIYLA SONA ERDİRİLMEDİĞİNDEN GEÇERLİLİĞİNİ SÜRDÜRDÜĞÜ – DAVANIN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ – HÜKMÜN BOZULDUĞUÖZET Taraflar arasındaki sözleşme tarafların ortak iradesi ya da bir yargı kararıyla sona erdirilmediğinden geçerliliğini sürdürmektedir. Bu sebeple davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu sebeple bozulmalıdır. Yazımızda Kiracılık Sıfatının Tespiti konusu yer Kiracılık Sıfatının Tespiti konusu yer almıştır. Diğer bilgilendirici makaleler için Ankara Avukat ve Kira Avukatı sayfalarını ziyaret Sıfatının Tespiti Sıkça Sorulan SorularKİRACILIK SIFATININ DEVAM ETTİĞİNİN TESPİTİ VE MUARAZANIN MENİ DAVASI – AÇIKTAN FENA KULLANMA – AKDE AYKIRILIKTAN DOLAYI SÖZLEŞMENİN FESHEDİLEBİLMESİ İÇİN MAHKEME KARARI VAKIA VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME BAKIMINDAN USUL VE ESAS YÖNÜNDEN YASAYA AYKIRI BİR DURUM BULUNMAMASI – İSTİNAF KANUN YOLU BAŞVURUSUNUN ESASTAN Taraflar arasında başlangıç tarihli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin genel şartlar bölümünün ilgili maddesinde, işletme hakkı verilen yerde, işletmecinin ve yanında çalışanların; devletin güvenliğine aykırı, eğitim öğretim ortamını bozan davranışları, genel ahlaka aykırı görsel, yazılı yayınlar vb. malzemeyi bulundurduklarının tespiti halinde birlik yönetiminin kiracının sözleşmesini tek taraflı feshedeceği, bu işlemden dolayı kiracının hiçbir hak talep edemeyeceği hükmüne yer Aile Birliğinin 20/04/2015 tarih 127 Sayılı kararı ile ilgili madde gereğince sözleşme feshedilmiş ve karar davacıya tarihinde tebliğ edilmiştir. Yine Okul Aile Birliği’nin tarihli yazısı ile anahtarların günü mesai bitimine kadar Okul Aile Birliği’ne teslimi istenilmiş, yazı davacıya elden tebliğ edilmiştir. Davalının iddia ettiği fiiller açıktan fena kullanmaya akde aykırılıktan dolayı sözleşmenin feshedilebilmesi için mahkeme kararı gereklidir. Akde aykırılık nedeni ile kiraya verenin tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetmesi TBK’nun ilgili maddesine uygun düşmez. Bu sebeple mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından, mahkeme kararına karşı davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

kiracının evi terk ettiğinin tespiti