🦙 Bir Yuvanın Yıkılmaması Için Dua

rüyadadepremde evin yıkılmaması kişinin haramdan ve günahtan uzak hayat yaşadığına, kişinin kendini mutlu hissedeceğine işaret eder. Bekar kadın için bu rüya kişinin ahiret hayatının bilincine varması ve ona göre hayat sürmesi gerektiğine işaret etmektedir. rüyada temizlik yaparken deprem olması kişinin yuvalarında Bir dua et; En acıyan derdin için.. En hüzünlü anın için.. Bir dua et; Şükrün olsun, En mutlu günün için.. Aldığın her nefes, Gören gözün, Tutan Erkek izmaritlerin yumurta nöbeti görüntülendi. 19.04.2022 - 16:34 Güncelleme: 19.04.2022 - 16:34. Antalya’nın Konyaaltı Sahili açıklarında, ılıman ve sıcak deniz balığı FetöcüHainler. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir EşlerArasında Cinsel Soğukluk İçin Dua. Eşler Arasında Cinsel Soğukluk İçin Dua evliliğin zaman içinde bir yuva olmaktan çıkmasına ve boşanmaların gerçekleşmesine neden olan durumun ortadan kalkması ve yeniden mutlu bir yuvanın oluşumu için yapılmadı ve okunması için dualar bulunmaktadır. 2“Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. 3 Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. 4 Öyle ki, verdiğiniz Iyi arkadaş edinmek için dua - Kayıt ve 40 milyon single arama: maçlar ve daha fazlası. Bir orta yaşlı iseniz Kadın iyi bir zaman flört için arıyorum Erkekler yarısı yaş, bu reklam senin için. Lider katılın Karşılıklı ilişkiler hizmetler bugün bir tarih bulmak ve. Üyelik arayın! 1hour agoFetva Köşesi. Temel ile Fadime tartışıp, kavga etmişler. Kavganın sonunda Fadime odasına çekilmiş, Temel ise evin orta koridorunda öfkeli vaziyette sağa sola gidip geliyormuş. Çok pişman olmuşlar, birbirlerini üzdükleri, kırdıkları için, fakat nefis işte bir türlü bir araya gelerek barışma erdemini de gösteremiyorlar der Bunun üzerine orada bulunan bir kişi tarafından (Genellikle imamlar) ,kurulacak ailenin hayırlı olması ve mutlulukları için Kur'an okunarak dua edilir ve şerbet günü kararlaştırılır. ŞERBET İÇME : Seydiler bölgesinde genellikle cuma ve cumartesi günleri şerbet içilir. I0cyE4d. Muhtelif Meseleler 1,189 Kişi kaderdir yani biz kendimiz birisini tercih ederiz o kişiyle evleniriz ve kaderimizi olur..yani kaderimiz olduğu için bizimle evlenmez,bizimle evleneceğimiz için evlenir önermesini sık sık kullanıyorum bu tabir doğru mudur? herkesin büyük bir çoğunluğun kapalı-açık çoğu kızın sevgilisi var. Yani herkes kendisimi belirler evleneceği kişiyi? toplumda duyduğumuz gökte nikahınız siz doğmadan kıyılmıştır lafları uydurmamı? Diğer yandan çoğu insan sevgili yapıyor ben ise yetiştiğim çevrece bunun dinimizce hoş olmadığını bana sevgilim yok acaba ben mi yanlış yapıyorum yoksa bunca insan mı doğtu yapıyor? Ortalıkta evlenecek kız yok yada nezaman hoşuma bir kız gitse kapalı açık hepsinin sevgilisi oluyor ne yapmalıyım? kişinin bizim hoşumuza gitmesi önemlimi? Baktık baktık çevremde hiç hoşuma giden hoşlandığım boşta kız bulamadık Genede hoşuma gitmesede evlilik olsun diye bir kızla evlenmelimiyim? yada evlenmek istiyorum ama hoşuma giden ve sevgilisi olmayan kız yok ne yapıcam kaderim diyip yan gelip yatmalımıyım ?abi şimdi bu soruları okuyunca bu çocuk zırvalamış diyeceksiniz ama içimdeki evlilik ile ilgili ruh halim bunları size yazmamı cevaplarmısınız cevabını bekliyorum kolay gelsin. Frt06Değerli Kardeşimiz;1. Tabir doğrudur. Konuyla ilgili detaylı bilgi için tıklayınız Siz doğru olanı yapıyorsunuz, flört islamda caiz değildir. Konuyla ilgili detaylı bilgi için tıklayınız Evlenilecek kişinin hoşa gitmesi sevilmesi beğenilmesi elbette önemli. İleride yuvanın yıkılmaması için kalbinizin ısındığı biriyle evlenmek en doğrusu olur. Evlenilmezse çeşitli günahların riskleri giderek artmakta, bu nedenle yaş geldi mi bir an evvel evlenmek ve Dua ileNurûlenvar Fetva Kurulu Evleneceğimiz kişiden hoşlanmak gerekir mi Evlilikle ilgili 3 soru Flört caiz mi Aradığınız kelime sarı renk ile işaretlenir. Yazı boyutu WhatsApp Yazıcı Başka mezhebi taklit etmek Sual Başka bir mezhebi taklit eden, kendi mezhebinden çıkmış mı olur? Cevap Diş kaplatan veya doldurtan Hanefilerin, Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmeleri, Hanefi mezhebinden çıkmak demek, yani mezhep değiştirmek demek değildir. Yalnız gusülde, abdestte ve namazda, Hanefi mezhebi ile birlikte Maliki veya Şâfiî mezhebinin şart ve müfsidlerine de uymaktadır. Özrü olmayanların da, başka mezhebin farzlarına ve müfsidlerine uymasının müstehab olduğu İbni Abidîn’de ve imâm-ı Rabbânînin Mektûbât’ının cilt 286. cı mektubunda bildirilmektedir. Hanefi’de câiz olmayan bir şeyi, Şafii’de veya Maliki’de câiz olduğu için, zaruret ve haraç olmadan yapamaz. Meselâ sağlam olanın veya kaplama dişi olduğu için, Maliki mezhebini taklit eden Hanefinin, derisinden kan akınca veya idrar kaçırınca, abdest alması lâzımdır. Bunun, vitir namazını vacib olarak kılması, 104 kilometreden az uzak yerde seferî olmaması ve dört günden az seferî olduğu yerde namazlarını cem etmemesi lâzımdır. Hastalık veya ihtiyarlık sebebi ile, yani, zaruret ile idrar kaçıran Hanefinin, tekrar abdest alması, haraç, zahmet olacağı için, bu kimse, Maliki mezhebini taklit ederek, hemen özür sâhibi olur, abdesti bozulmaz. Tahrîr kitabını şerh eden, yani açıklayan îbni Emîr Hâc buyuruyor ki “Nahl sûresi ve Enbiyâ sûresi ayetinde; Zikir ehline sorunuz! yani bir hâdise, olay karşısında ne yapacağınızı, bilenlerden sorunuz buyuruldu. Bu âyet-i kerime, müctehide tâbi olmanın, uymanın ve başka mezhebi taklit etmenin vacib olduğunu göstermektedir. Tâbi' olduğu mezhebe uyarak, bir işi yaparken, haraç hâsıl olursa, bu iş, diğer üç mezhepten, haraç bulunmayan birini taklit ederek yapılır.” Diş dolduran, kaplatan Hanefinin, Şâfiî veya Maliki mezhebini taklit etmesi, böyledir. Öncelik kendi mezhebinin bildirdikleridir Sual Bir kimse, bir zorlukla karşılaşınca, hemen başka bir mezhebi mi taklit etmelidir? Cevap Her Müslümanın ibadet yaparken ve haramdan sakınırken, kendi mezhebi âlimlerinin, “Fetva böyledir, En iyisi budur, En doğru söz budur” gibi bildirdiklerine uyması lâzımdır. Kendi arzusu ile yaptığı bir şey, buna uymasına mâni olur ve bu mâni olmanın önlenmesinde haraç, meşakkat bulunursa, kendi mezhebinde doğru olduğu bildirilen başka bir söze uyması lâzımdır. Meselâ, ödünç verdiğinin senedine ödeme tarihi koymak haramdır. Fâiz olur. Fakat başkasına havale edilmek yolu ile, ikisinin de belli tarihte ödemeleri câiz olur. Böyle de yapamazsa, Hanefi mezhebinde bulunan kimse, Hanefi mezhebindeki âlimlerin fetva olarak seçilmemiş zayıf sözlerine uyarak, işini görür. Böyle kurtuluş yolu da bulamazsa, diğer üç mezhepten birini taklit ederek, yani bir mezhebe uyarak o işi yapar. Hanefî mezhebinin âlimleri, bu kimsenin başka mezhebi taklit etmesinin vacib olduğunu bildiriyor. Meselâ, İbni Abidin ta'zîri anlatırken buyuruyor ki “Büyük âlim îbni Emîr Hâc, Tahrîr şerhinde Şer'î delil gösteriyor ki, bir müctehidin sözü ile amel etmek ve ihtiyaç olunca, başka bir müctehidi taklit etmek lâzımdır. Bu delil, Bilenlerden sorunuz! âyet-i kerimesidir. Belli bir hâdise ile karşılaşılınca, bunun nasıl yapılacağı sorulur. Bu iş hakkında, bir müctehidin sözü biliniyorsa, o işi bu söze uyarak yapmak vacib olur demektedir.” Görülüyor ki, başka mezhebi taklit etmesi vacib olmaktadır. Başka bir mezhebi taklit etmesi de mümkün olmazsa, haraca sebep olan şeyi yapmasında zaruret olup olmadığına bakılır 1- Haraca sebep olan şeyi yapmasında zaruret varsa, o farzı terk etmesi veya haramı zaruret miktarı işlemesi câiz olur. Zaruret ile yapılan şeyde, zaruret bitince haraç devam ederse, yine böyledir. 2- Haraca sebep olan şey, zaruret olmadan yapılmış veya zaruret ile birkaç şey yapılabilir ve bunlardan haraç bulunan şeyi yapmayı seçerse, farzı terk etmesi câiz olmaz. Sual İbadet ederken, diğer üç mezhepten birini de taklit etmeyi, mezhepten hatta dinden çıkmak gibi kabul edenler var. Muteber din kitapları, mezhep taklidi konusunda ne yazıyor? Taklit zaruret halinde mi olur, yoksa ihtiyaç halinde de olur mu? CEVAP Zaruret halinde taklid gerektiği gibi, ihtiyaç halinde de taklid gerekir. Bir farzı yapmanın veya bir haramdan sakınmanın imkânsız veya meşakkatli, güç olması durumunda, önce kendi mezhebimizde çare aranır. Kendi mezhebimizde çare yoksa diğer üç mezhebe bakılır. Hangi mezhepte çare varsa, o iş için, o konuda o mezhep taklid edilir. Bu konuda muteber kitaplardaki bilgiler şöyledir Zaruret olsa da, olmasa da, harac [zorluk, sıkıntı] olduğu zaman, diğer üç mezhepten biri taklid edilir. Redd-ül-muhtar Zaruret olmasa da, bir ibadeti yapmakta güçlük olunca, bunu yapmak için, başka mezhebi taklid caizdir. Mizan, F. Hayriye, F. Hadisiye, Mafüvat Bir kimse, kendi mezhebine göre yapamadığı veya güçlükle yaptığı bir işi, o işin başka bir mezhepte yapılması kolaysa, o mezhebin o konudaki şartlarına uyarak, o mezhebe göre yapması caizdir. Redd-ül-muhtar, Mizan, Hadika, Berika Tâbi olduğu mezhebe uyarak bir işi yaparken harac hâsıl olursa, bu iş, diğer üç mezhepten, harac bulunmayan birini taklid ederek yapılır. İbni Emir Hac Bir Hanefi’nin kendi mezhebine göre yapamadığı bir işi yapabilmesi için, Şafii’yi taklid etmesinde bir mahzur yoktur. Bahrürraık, Nehrülfaık Âlimlerimiz, zaruret olunca, Maliki’ye göre fetva verdi. Bir mesele Hanefi’de bildirilmemişse, Maliki taklid olunur. Redd-ül-muhtar Şafii âlimleri, kendi mezheplerinde yapılması güç olan şeylerin, Hanefi’ye göre yapılmasına fetva vermişlerdir. Mektubat-ı Rabbani İkinci mezhebe göre de özrü olanın, üçüncü mezhebi taklid etmesi caizdir. İ. Hümam Abdest ve gusülde, başka mezhebi taklid etmek için, o mezhebin o konudaki şartlarına da, mümkün olduğu kadar uymak gerekir. Sebepsiz uymazsa, taklid caiz olmaz. Kendi mezhebine uymayan işi yaptıktan sonra bile, taklid yapmak caiz olur. İmam-ı Ebu Yusuf’a, Cuma’yı kıldıktan sonra, abdest aldığı suyun necis olduğunu söylediler. O da, Şafii kardeşlerimize göre, guslümüz sahihtir buyurdu. Hadika [Müctehid, müctehidi taklit edemez. Bir müctehid olan İmam-ı Ebu Yusuf’un ictihadı, burada İmam-ı Şafii’ye uygun gelmiştir.] Taklid ederken Sual Zaruret veya ihtiyaç halinde, bir konuda, diğer üç mezhepten birini taklit ederken, o mezhebin şartlarına uymak gerekir mi? CEVAP Evet. Herkes, kendine kolay gelen, dört hak mezhepten birine uyabilir. İhtiyaç halinde, bir işini bir mezhebe, başka işini başka mezhebe göre yapabilir. Ancak bir işin hepsini, bir mezhebin o konudaki bütün şartlarına uyarak yapması gerekir. Redd-ül-Muhtar Bir işi bir mezhebe göre yaparken, bu mezhebin, bu işin sahih olması için koyduğu şartlardan, yapılabilmesi mümkün olanların hepsini yapması gerekir. Bunlardan biri yapılmazsa, bu iş sahih olmaz. Hulasat-üt-tahkik Bir işi bir mezhebe göre yaparken, başka bir mezhebi de taklid etmek gerekiyorsa, iki mezhepte de bâtıl olacak bir şey yapmamak şarttır. Mesela abdestte, Şâfiî’yi taklid ederek uzuvlarını ovmayan kimse, kadına eli dokununca, Maliki’ye göre abdest bozulmaz diyerek namaz kılsa, bu namazı bâtıl olur, çünkü kadına dokunduğu için Şafii’ye göre, uzuvlarını ovmadığı için de Maliki’ye göre abdesti sahih değildir. Tahrir Bir iş için, başka mezhep taklid edildiği zaman, o mezhebin bu iş için koyduğu şartların, [uyabildiklerinin] hepsine uymak gerekir. Bu şartlardan biri eksikse ibadet sahih olmaz, çünkü meşakkat olunca, mezheplerin kolaylıklarını yapmak, zaruret olmadıkça, ancak bütün şartları yerine getirmekle caiz olur. Mizan-ül-kübra İsmail Nablüsi hazretleri buyuruyor ki İhtiyaç olunca, başka mezhebi taklid ederek işini yapabilir, fakat bu iş için, o mezhepte olan şartların hepsini yerine getirmesi gerekir. İkd-ül-ferid Dünyalığa, şehvetine kavuşmak için, başka mezhebi taklid caiz değildir. Ukud-üd-dürriyye Muhammed Bağdadi hazretleri buyurdu ki Başka mezhebi taklid etmek için üç şart vardır 1- Kendi mezhebine göre başladığı bir işi, başka mezhebe uyarak tamamlayamaz. Mesela, Şafii’nin şartlarına uymadan, sadece Hanefi’ye göre aldığı abdestle, Şafii’ye göre namaz kılamaz. 2- Taklid ettiği iki mezhep de bu işe, bâtıl dememeli. Bir Şafii, Şafii’de abdest uzuvlarını ovmak farz değil, Maliki’de de kadına dokunmak abdesti bozmaz diyerek, yabancı kadına dokunarak ve uzuvlarını ovmadan aldığı abdestle namaz kılarsa, bu iki mezhebe göre de namazı sahih olmaz, çünkü yabancı kadına dokunmak, Şafii’de abdesti bozar. Ovmak ise Maliki’de farzdır. 3- Mezheplerin kolaylıklarını toplamak caiz değildir. Mesela, Hanefi’de velisiz veya Maliki’de, tanıdıklara duyurmak şartıyla, şahitsiz yapılan nikâh sahihtir, ama hem velisiz, hem de şahitsiz olan bir nikâh sahih olmaz. Taklid risalesi Zorunlu taklid Sual Diğer üç mezhepten birini taklit etmenin zorunlu ve caiz olduğu durumlar nelerdir? CEVAP Birkaç örnek verelim 1- Şafii’ye göre zekâtın, Kur’an-ı kerimde bildirilen sekiz sınıfın her birine verilmesi gerekir. Bunlardan, müellefe-i kulub sınıfı [ve zekât toplayan memur sınıfıyla, kölelikten kurtarılacak borçlu sınıfı] bugün yoktur. Bunları bulup zekât vermek imkânsız olduğu için, Şafiilerin bu sınıflardan sadece birine verebilmek için, Hanefi’yi taklid etmeleri gerekir. Mektubat-ı Rabbani 3/22 2- Hacda kadınlara dokunarak, abdestinin bozulma ihtimali olan Şâfiîlerin, Hanefî veya Mâlikî’yi taklid etmesi gerekir. Bu konudaki taklidi kabul edip de başka konularda taklid olmaz demek çok yanlıştır. İhtiyaç olunca, her konuda olur. Taklidin caiz olduğu durumlara örnekler 1- Şafii’de sütkardeş olmak için, ayrı ayrı 5 kere, doya doya emmek gerekir. 1-2 kere emen bir Hanefi, Şafii’de sütkardeş olmaz diye, sütkardeşiyle evlenemez. Ancak, evlendikten sonra sütkardeş oldukları meydana çıkmışsa, o zaman bir yuvanın yıkılmaması için, Şâfiî taklid edilebilir. 2- Üç talakla boşanan kadın, başka bir erkekle evlenip, o erkek de, bunu boşamadıkça, eski kocasıyla evlenemez. Böyle bir durumda, ilk nikâhları Şâfiî’ye uygun yapılmamışsa, Şâfiî taklid edilerek, Şâfiî’ye uygun nikâh yapmaları caiz olur. Redd-ül-muhtar 3- Şâfiî’de, fitre için, buğdayın veya diğer maddelerin kıymeti kadar altın, gümüş vermek caiz değildir. Hanefî taklid edilerek, buğday yerine, değeri kadar altın veya gümüş vermenin caiz olduğu Şemseddin-i Remli’nin fetvasında yazılıdır. S. Ebediyye 4- Hanefî’de, ödünç verirken ödeme tarihi belirlemek caiz değildir. İhtiyaç olunca, ödeme tarihi koyabilmek için, Mâlikî’yi taklid etmek caiz olur. Eşbah 5- Şâfiî’de, ölü için iskat yapılmaz. Hanefi taklid edilerek iskat yapılabilir. Neful-enam 6- Bir işi yapmakta harac olursa, zayıf kavle uyulur. Buna uymakta da harac olursa, başka mezhep taklid ederek yapılır. İbni Abidin, Hadika Mezhep taklit edilirken Sual Fıkhi suallere cevap veren bir yazıda, yaradan akan kan irin, sarı su gibi abdesti bozan şeyler için Şafii mezhebine uyulabileceği, ancak sadece abdestte, Şafiye uymak gerektiği, namazda ise yine Hanefi olarak devam etmek gerektiği bildirildi. Namazda da uymak gerekmez mi? CEVAP Evet gerekir. Bu yazı yanlıştır. Namaz, abdest ve gusül ile birlikte bir ibadettir. Üçü birdir. Bunlardan biri olmazsa, ötekiler sahih olsa da ibadet sahih olmaz. Abdesti veya guslü olmayanın namazı da olmaz. Guslü Şafii’ye, abdest veya namazı Hanefi’ye göre olsa, bu namaz her iki mezhebe göre de sahih olmaz. Hanefi’ye göre guslü olmadığı için sahih olmaz. Şafii’ye göre de, abdest veya namazda uyması gereken şartlara uymadığı için sahih olmaz. Yapılan iş, bir hak mezhebe göre sahih olmalıdır. Yarısı birinden, yarısı ötekinden olmaz. Günlük işlerde bile böyle değil mi? Farklı iki marka otomobil düşünün. Parçaların isimleri genellikle aynıdır ama, çalışma sistemi, ebadı, vidaları farklı olduğu için parçaları birbirinde kullanılamaz. Ancak standart olmadıkça birinin parçası diğerine takılmaz. İnat edip zorlanıp takılırsa netice alınmaz. Mezheplerin hükümleri standart değildir. Birinde farz olan şey, diğerinde sünnet, hatta mekruh oluyor. Mesela imam arkasında Fatiha okumak Şafii’de farz, Hanefi’de mekruhtur. Taklit eden, namazda Fatiha okumazsa, Şafii’ye göre namazı sahih olmaz. Hanefi’ye göre de guslü olmadığı için sahih olmaz. Bir ibadetin bir kısmı bir mezhebe, diğeri de öteki mezhebe göre yapılırsa, zaruret olmadıkça caiz olmaz. Bahsettiğiniz yazıda, Abdesti şafiye göre al, namazı Hanefi’ye göre kıl deniyor. Hanefi’ye göre kılınca, abdestsiz kılmış olur. Şafii’ye göre namaz kılarsa, abdestinin de, guslünün de Şafii’ye uygun olması gerekir. Bu kaidelere uymazsa telfîk işlemiş olur. Telfîk ise haramdır. Yazar Ali Eren, mezhepsizin birini tenkit ettiği yazısında, bid’at mezheplere ve dört mezhep haricindeki âlimlere göre fetva verilemeyeceğini, telfîk-ı mezahibin bâtıl olduğunu bildirip, mezhepsizlerin yaptığı işin, keçinin ön bacaklarını, mandanın gövdesini, devenin arka bacaklarını alıp yeni bir hayvan meydana getirmeye benzediğini bildirmişti. Evet geyiğin boynuzunu, devenin boynunu, filin hortumunu, kangurunun kesesini, yılanın gövdesini, domuzun kuyruğunu alıp meydana getirilecek hayvan, hilkat garibesi olur. Ali Eren hoca, eti yenenlerden örnek vermiş. Halbuki, mezhepsizler, Abduh gibi, İbni Teymiye gibi, eti yenmeyenlerden de fetva veriyorlar. Üç talak, bir talak diyorlar. Oje abdeste mani olmaz, ince naylon çoraba mesh caiz diyorlar. İhtiyaç olunca ancak dört hak mezhepten biri taklit edilir. Bunlar sadece sözde değil, fiiliyatta da haktır. Bir hak mezhep taklit edilirken, o mezhebin o konudaki şartlarına, yani farz ve müfsitlerine riayet edilmesi şarttır. Başka mezhebe uymak Sual Bir işi, bir ibadeti yaparken zorlukla karşılaşan kimse, ne yapar? CEVAP Bir iş yaparken, özrü hâsıl olup, bu işin kendi mezhebindeki şartlarından birine uyması güçleşen kimse, bu işi, dört mezhepten herhangi birindeki şartlarına uyarak yapar. Bu ikinci mezhebin, bu iş için olan şartlarının uyabildiklerinin hepsine uyması lazım olur. Bu şartlardan birine uyması zor olur; fakat kendi mezhebinde kolay olursa, bu işi yapması sahih olur. İki mezhep, zaruri telfik edilmiş olur. Kendi mezhebinde de, zor olursa, kendi mezhebindeki birinci şartı yapmaması caiz olur; fakat Eshab-ı kiramdan birinin ictihadına göre caiz olabileceğini düşünmek, iyi olur. Eshab-ı kiramın her biri müctehid idi. Dört mezhepten birini taklit etmekte zorluk hâsıl olduğu zaman, Eshab-ı kiramdan birinin ictihadına uygun olan ibadetimiz sahih olur. Özür olunca, zann-ı galibimiz de makbul olur. S. Ebediyye Zaruret ve taklit Sual Haram olan bir şeyi, zaruret halinde, yapmak caiz olduğuna göre, elde olmayan bir sebeple, bir haramı işleyecek veya bir farzı terk edecek olanın, başka bir mezhebi taklit etmesi gerekir mi? CEVAP Haram işlememek veya farzı terk etmemek için, önce kendi mezhebimizde çare aranır. Kendi mezhebimizde, çıkış yolu yoksa diğer üç mezhebe bakılır. Hangi mezhepte çıkış yolu varsa, o konuda, o mezhep taklit edilir. Dört mezhepte de çıkış yolu yoksa ve zaruret de varsa, ancak o zaman, farzı tehir veya terk etmek caiz olur. O iş haram ise, zaruret miktarınca işlemek caiz olur. Başka müctehidi taklit etmek Sual İmam-ı Şafii hazretleri, İmam-ı a'zam hazretlerinin kabrini ziyaret ettiğinde, sabah namazı kılarken, ona hürmeten kunut okumamış. Bir müctehid, başka bir müctehidi taklit edemediğine göre buradaki incelik nedir? CEVAP İmam-ı Şafii hazretleri burada taklit etmiyor. O anda öyle ictihad ediyor, yani yine kendi ictihadıyla kunut okumamış oluyor. Sual Haram olan bir şeyi, zaruret halinde yapmak caiz olduğuna göre, elde olmayan bir sebeple, bir haramı işleyecek veya bir farzı terk edecek olanın, başka bir mezhebi taklit etmesi gerekir mi? CEVAP Elbette gerekir. Zaruretle işlemek günah olmazsa da, haram işlememek veya farzı terk etmemek için, önce kendi mezhebimizde çare aranır. Eğer bir çıkış yolu bulunmazsa, diğer üç mezhebe bakılır. Hangisinde çıkış yolu varsa, o konuda, o mezhep taklit edilir. Birkaç örnek verelim 1- Bir kimse bilmeden süt kardeşiyle evlense, günah olmaz; fakat süt kardeş olduğu meydana çıkınca, başka bir mezhepte kurtuluş yolu aranır. Varsa, o mezhep taklit edilerek, evliliğe devam edilir. Mesela, Şafii’de süt kardeş olmak için ayrı zamanlarda beş kere doya doya emmek gerekir. Evli çift, eğer bir iki kere emmişse, Şafii mezhebi taklit edilip evliliğe devam edilir. 2- Dişini kaplatan veya dolduran kimse için, Hanefi mezhebinde çıkış yolu olmadığına göre, diğer üç mezhebe bakılır. Maliki ve Şafii’de gusülde ağzın içini yıkamak farz olmadığı için, gusül, abdest ve namazda Maliki veya Şafii mezhebi taklit edilir. Bu mezheplerde de, çıkış yolu olmasaydı, salih bir doktor da, dişini doldurmak gerekir deseydi, diş dolgusu zaruret halini alıp, gusle mani olmazdı; fakat hak olan iki mezhepte, kurtuluş çaresi vardır. Hak mezhepler, sadece sözde değil, böyle fiiliyatta da haktır. Dört mezhep hak dedikleri halde, iş fiiliyata dökülünce kabul etmeyenler, dört mezhebi hak kabul etmiş olamazlar. 3- Uyumak veya unutmak, namazın kazaya kalması için özürdür; ama hatırlayınca veya uyanınca, namazı kazaya bırakmamak için çare aranır. Kendi mezhebinde veya diğer üç mezhepte çıkış yolu varken, kazaya bırakmak caiz olmaz. Mesela öğle ve akşam namazlarında, Hanefi mezhebindeki ikinci kavle uyarak, asr-ı evvel ve işa-i evvel vakitlerinde, öğle ve akşam namazlarını kılar. Bu vakitler de, çıkmışsa, Hanbeli mezhebine uyarak, mukimken de, öğleyle ikindiyi, akşamla yatsı namazlarını cem eder. Taklit nedir? Sual Bir mezhebi taklit etmek mezhep değiştirmek demektir. Onun için zaruret olmadıkça mezhep taklit edilmemeli deniyor. Bir konuda taklit etmek, nasıl mezhep değiştirmek olur ki? CEVAP Bir mezhebi bir hususta taklit etmek, o mezhebe geçmek yani mezhep değiştirmek demek değildir. Başka mezhebi taklit etmek için, mecburiyet olması da şart değildir. Harac yani sıkıntı varsa ve o mezhebin o konudaki şartlarına da uyarsa, taklit edebilir; fakat harac olmadan ve şartlarına uymadan taklit etmek, caiz olmaz. İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki Herkes, kendine kolay gelen, dilediği bir mezhebe uyabilir. İhtiyaç halinde, bir işini bir mezhebe, başka işini başka mezhebe göre yapabilir. Ancak bir işin hepsini, bir mezhebin o konudaki bütün şartlarına uyarak yapması gerekir. Yani bir kimsenin, kendi mezhebine göre yapamadığı veya güçlükle yaptığı bir işi, o işin başka bir mezhepte yapılması kolaysa, o mezhebin şartlarına uyarak, o mezhebe göre yapması caizdir. Zaruret olsa da, olmasa da, harac [zorluk, sıkıntı] olduğu zaman, diğer üç mezhepten biri taklid edilir. Redd-ül-muhtar Caiz olmayan mezhep taklidi Sual Müctehidlerin farklı hükümleri rahmet olduğu için, bir Hanefî’nin, kendi mezhebinde caiz olmadığı hâlde, Şâfiî’de caiz diye, midye, istiridye gibi deniz haşeratı yemesi caiz olur mu? CEVAP Hayır, caiz olmaz. Mezhep taklidi, ancak emrolunan bir iş yapılırken, meşakkat, sıkıntı olduğu zaman, bu sıkıntıdan kurtulmak için yapılır. Meşakkat olmadan taklit etmek, yani mezheplerin kolay hükümleriyle amel etmek mezhepsizlik olur. Başka mezhep, ancak bir ihtiyaç veya haraç [sıkıntı] hâlinde taklit edilebilir. Dünyalığa, arzusuna kavuşmak için, başka mezhebi taklit caiz değildir. Ukud-üd-dürriyye Abdülgani Nablusî hazretleri de buyuruyor ki Mezheplerin ruhsatlarını yani kolaylıklarını araştırarak, işini bunlara uygun olarak yapmaya telfik denir ki, caiz değildir. Dine uymak istemeyenin yapacağı şeydir. İhtiyaçtan dolayı veya zaruretle, bir işini veya her işini diğer üç hak mezhepten birine uyarak yapmak caizdir. Kolaylık için başka mezhebe geçmek veya taklit etmek ise, nefse uymak olur, caiz olmaz. Hadika Mezhep taklidinde üç grup Sual Günümüzde mezhep taklidinde kaç grup vardır? CEVAP Mezhep taklidi konusunda ifrat, tefrit ve vasat olmak üzere üç grup vardır 1- Belli bir mezhebi yoktur. Hangi mezhebin hükmü kolay gelirse ve aklına yatarsa onunla amel eder. Falanca mezhepte caizse, bir ihtiyaç ve zaruret olmasa da, hemen onu uygular. Bu mezhepsizliktir, telfîktir, haramdır. Bunlar ifrat grubuna giriyorlar. 2- İhtiyaç, hattâ zaruret olsa bile, bir konuda, diğer üç hak mezhepten birini taklit etmeye ters bakan, mezhep taklidini öcü gibi gören, hattâ dinsizlikmiş gibi zanneden taassup ehli olanlar var. Bunlar da tefrit grubuna giriyorlar. 3- Bir de din kitaplarının bildirdiği şekilde, ihtiyaç veya zaruret olunca, dört hak mezhepten birini, ihtiyaç olduğu konuda, ihtiyaç bitene kadar taklit edenler var. Bunlar vasat, yani orta yolda oluyorlar. Zaten dinimiz, ifratla tefrit arasında vasat bir yoldur. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir Hayr-ül-ümûr evsâtühâ = İşlerin en iyisi vasat olanıdır. [Deylemî], İfrat ve tefritten uzak durun! [Buharî] İfrata kaçan helak olur. [Müslim] İfrat ve tefritten kaç, vasatı tercih et; çünkü işlerin en iyisi orta olanıdır. [Beyhekî] Orta yolu tutun, doğru yoldan ayrılmayın! [Buharî] Her hususta orta yolu tutmak, peygamberlik işlerinden biridir. [Tirmizî] İslamiyet’in, aşırılıklardan uzak, vasat [orta] bir din olduğunu bildiren bir âyet-i kerime meali de şöyledir Sizi vasat bir ümmet kıldık. [Bekara 143] İfrat ve tefritten kaçmalı, ihtiyaç olunca, dört hak mezhepten birini taklit etme nimetinden istifade etmelidir. Başka mezhepteki farz Sual Kendi mezhebimizde farz veya haram değilken, diğer üç hak mezhepteki farzlara uymanın ve haramlardan sakınmanın hükmü nedir? CEVAP Kendi mezhebimizde mekruh değilse, başka mezhepteki farzlara uymak müstehab olur. Bunlara birkaç örnek verelim Yabancı kadının tenine dokunmak Şâfiî'de abdesti bozar, Hanefî'de ise bozmaz. Yabancı kadına dokunan Hanefî'nin yeniden abdest alması müstehab olur, fakat o abdesti kullanmamışsa yani o abdestle namaz kılmamış veya Kur’an okumamışsa, tekrar abdest alması mekruh olur. Kadına dokunmuş olsa da, yeniden abdest almaz. Hanefî’de erkeğin göbeği değil, dizi avrettir, açması haramdır. Şâfiî'de diz avret değil, göbek avrettir. Mâlikî ve Hanbelî'de göbek de, diz de avret değildir. Bu iki mezhepte yalnız seveteyn avrettir. Bu durumda Hanefî'nin göbeğini, Şâfiî'nin de dizini kapatması müstehabdır. Mâlikî ve Hanbelî mezhebinde olan kimsenin de, göbekle diz arasını kapatması müstehab olur. Mezhepleri karıştırarak ibadet yapmak Sual Bir ibadeti yaparken, o ibadetin şartlarından biri bir mezhebe, şartlarından başka biri de bir başka mezhebe uygun olsa, bu şekilde yapılan ibadet sahih olur mu? Cevap Konu ile alakalı olarak, Redd-ül-muhtârda deniyor ki “Bir işin, bir ibadetin sahih olması için, dört mezhepten herhangi birinin şartlarının hepsine uygun olması lazımdır. Bir ibadeti yaparken, şartlarından biri bir mezhebe, başka biri de başka mezhebe uygun olursa, bu ibadet sahih olmaz. Mesela, deriden kan akarsa, Hanefi mezhebinde abdest bozulur, Şâfi’î mezhebinde bozulmaz. Bir erkek, yabancı kadının derisine dokununca, Şâfi’î mezhebinde, ikisinin de abdesti bozulur, Hanefi mezhebinde ikisininki de bozulmaz. Derisinden kan aksa ve kadına da dokunsa, her iki mezhebe göre abdesti bozulur. Bu abdest ile kılınan namaz sahih olmaz. “Bunun abdesti, bir mezhebe göre sahih olmadığı zaman, diğer mezhebe göre sahih oluyor. Namazı sahih olur” denilemez. Bu kimse, iki mezhebi Telfîk etmekte, karıştırmaktadır. Böyle kimseye Müleffık denir. Müleffıkın ibadetinin sahih olmayacağı söz birliği ile bildirilmiştir.” Bir mezhebin bütün şartlarına uymalı Sual Hanefi mezhebindeki bir kimse, abdest alırken başının tamamını mesh etmese, abdestten sonra da bir köpeğe dokunsa, bu haldeyken yolculuğa çıksa ve Şafii veya Maliki mezhebine uyarak namazlarını birleştirerek kılabilir mi? Cevap Redd-ül-muhtâr’da konu ile alakalı olarak deniyor ki “Bir ibadetin bir şartı bir mezhebe, başka şartı da başka mezhebe göre sahih olursa, bu ibadet sahih olmaz. Mesela abdest alırken, başının bir parçasını mesh eden kimse, köpeğe değdikten sonra, Maliki veya Şafii mezhebine uyarak namaz kılsa, bu kimsenin kıldığı namaz, her iki mezhebe göre de sahih olmaz. Çünkü abdesti, başının tamamını mesh etmediği için Mâlikîye göre sahih değildir. Köpeğe dokununca da, Şâfiîye göre üstü necis olmuş ve böylece namazı sahih olmamıştır. Fakat bir kimse, bir ibadeti, bir işi, bir mezhebin bütün şartlarına uyarak yapıp bitirdikten sonra, bunu tekrar yaparken veya başka bir ibadeti, başka mezhebin bütün şartlarına uyarak yapması, âlimlerin çoğuna göre sahih olur. İhtiyaç olduğu zaman yapmak ise, söz birliği ile sahih olur. Hatta bir mezhebin şartlarına uyarak yapılan bir işin, bir ibadetin bu mezhebe göre sahih olmadığı, başka bir mezhebe göre sahih olduğu sonradan anlaşılsa, o mezhebe göre sahih olduğunu düşününce, o mezhebi taklit etmiş ve o işi sahih olur. Çünkü o ibadeti kurtarmak için, mezheb taklidine ihtiyaç hasıl olmuştur. Menfaati, zevki için, çeşitli işlerini, çeşitli mezheplere uyarak yapmak telfik olur. Bir ibadeti kendi mezhebine göre yapmasına mani olan bir özür hâsıl olunca, bu ibadeti başka bir mezhebi taklit ederek yapmak lazım olur. Başka mezhebi taklit etmesine mani olan ikinci bir özür de hâsıl olsa ve bu özür kendi mezhebine uymasına mani olmasa, bu ibadeti, iki mezhebe göre de sahih olmadığı hâlde, özür ve ihtiyaç ile olduğu için, bu hâli telfîk olmaz, ibadeti sahih olur. Başka bir mezheb taklit edilirken, kendi mezhebinde mekruh veya haram olsa bile, o mezhebin farzlarına ve müfsitlerine uymak lazımdır. Kendi mezhebinin haram demesine bakılmaz.” Sual Hanefi mezhebindeki bir Müslüman, öğle namazı için aldığı abdestte niyet etmeyi unutsa, bu abdesti bozan bir hâl olmadan ikindi vakti girse, bu abdestle, bir özürden dolayı Şafii mezhebine uyarak ikindiyi kılabilir mi? Cevap Bu konu hakkında İbni Âbidîn hazretleri, Redd-ül-muhtâr kitabında buyuruyor ki “Bir Hanefî, abdest alırken niyet etmese, bu abdest ile öğleyi kılsa, caiz olur. İkindiden sonra Şafii mezhebine uyup ikindiyi kılsa, sahih olmaz. Niyet ederek tekrar abdest alması lazım olur.” Çünkü abdestte niyet etmek, Şafii mezhebinde farzdır. Sual Bir ibadet, bir şartı bir mezhebe, başka bir şartı da başka bir mezhebe uyularak yapılırsa, böyle yapılan bir ibadet kabul olur mu? Cevap Konu ile alakalı olarak İbni Âbidîn hazretleri, Redd-ül-muhtârda buyuruyor ki “Bir işin, bir ibadetin sahih olması için, dört mezhepten herhangi birine uygun olması lazımdır. Yani, o işin sahih olması için, bir mezhepte uyulması lazım olan şartların hepsine uygun olması lazımdır. Bir ibadeti yaparken, şartlarından biri bir mezhebe, başka biri de başka mezhebe uygun olursa, bu ibadet sahih olmaz.” Dört mezhebe uyarak ibadet yapmak Sual İbadetleri yaparken, dört mezhebe birden uymak mümkün olabilir mi? Cevap İki veya üç yahut dört mezhebe birden uymak mümkün değildir. Çünkü, dört mezhebin imamlarının ictihatlarının birbirlerine uymadığı çok yer vardır. Bir işi yapmaya biri vacip, diğeri ise haram demiştir. Mesela, deriden kan çıkınca, İmâm-ı a'zam hazretleri, abdest bozulur, İmâm-ı Şâfi hazretleri ise bozulmaz buyurmuştur. Erkeğin derisi, kadının derisine değince, İmâm-ı Şâfi hazretleri, ikisinin de abdesti bozulur, İmâm-ı a'zam hazretleri ise, ikisinin de bozulmaz buyurmuş. İmâm-ı Mâlik ile İmâm-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri arasında da böyle ihtilaflar vardır. Böyle ihtilaflı olan işlerde, İmâm-ı a'zam hazretlerine uysa, diğerlerine uymamış olur. Diğer imâmlara uygun yapan da, bu işte İmâm-ı a'zam hazretlerine uymamış olur. Bir işi, dört mezhebe de uygun yapmak imkânsız olduğu gibi, üç imâma ve iki imâma birlikte uyarak yapılamayacak işler de çoktur. Böyle ihtilaflı işler, ancak bir imâma uyarak yapılabilir. Sual Başka bir mezhebi, bir hususta taklit ederken, taklit edilen mezhebin o hususta bildirdiği şartlara uymak şart mıdır? Cevap Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki “Abdest ve gusülde başka mezhebi taklit etmek caizdir. Bunun için, taklit edilen o mezhebin şartlarına da uymak lazımdır. Taklit edilen mezhebin bildirdiği bütün şartlara uyulmazsa, taklit caiz olmaz.” Sual Bir Müslüman, kendi mezhebine göre yapamadığı bir ibadeti, başka mezhebi taklid ederek yapabilir mi? Cevap Bir işin yapılmasında haraç, güçlük bulunursa, yani kendi mezhebine göre yapmasına imkân olmayan bir işi, başka mezhebe uyarak yapmak caiz olur. Fakat, ikinci mezhebin o işe bağlı olan şartlarını, yani farzlarını ve müfsitlerini gözetmesi de lazımdır. Hanefi mezhebi âlimlerinin, böyle işlerde, Maliki mezhebini taklit etmeye fetva verdikleri, ibni Âbidînde yazılıdır. Mezhep taklidi, takva değil fetvadır Sual Hanefi mezhebindeki bir Müslümanın, diş dolgusu, kaplaması sebebiyle Maliki veya Şafii mezhebini taklit etmesi takva mı olmaktadır? Cevap Dişini kaplatmış veya doldurtmuş olanların gusülde, abdestte ve namaz kılarken Maliki veya Şafii mezhebini taklid etmeleri takva değildir. Mezhep taklidi fetva yoludur, kurtuluş çaresidir. “Dinde meşakkat yoktur, kolaylık vardır” gibi sözleri zındıklar, silah olarak kullanarak, birçok farzları terk etmektedir. Bu sözün doğrusu, Allahü teâlânın bütün emirlerini yapmak kolaydır, zor bir şey emretmemiştir, demektir. Yoksa, imanı zayıf olanların dediği gibi, nefse güç gelen şeyleri, Allahü teâlâ affeder, herkes kolayına geleni yapmalıdır, O rahimdir, hepsini kabul eder, demek değildir. Diş dolgusu veya kaplaması için, Maliki veya Şafii mezheplerini taklit etmek meşakkat değildir. Yuvanın yıkılmasına karşı koruyan büyü Ailede yuvayı korumak çok önemlidir. Ancak bazen olur olmadık kötü şeyler ile karşılaşabilirsiniz. Bu büyü ile aileniz kötülüklerden korunakcaktır. Ve yuvanızın yıkılmaması için yardımcı olacaktır. evliliğizi yıkan veya yıkmaya çalışan kadın ise,bir türlü gitmiyor ise başlarken 1 kere Besmele ile, ESSALATÜ VES SELAMÜ ALEYKE YA RESULULLAH HUZ Bİ YEDİ KALLET HİLETİ ETRİKNİ3 kereBİ LÜTFİKE VE KEREMİKE YA NEBİYYİR RAHMETİ VEYA KAŞİFEL GUMMETİ VE MÜFERRİCEL KÜRÜP,YA RAHMETEN LİL ALEMİİN,YA HAMİL MAZLUMİN HALLİSNİ,HALLİSNİ.. diye Dua Edip sayısız kere tekrarlarsa kısa zamanda selamete çıkar...herhangi bir özel günü gün ve saat olun yeter. Değerli kardeşimiz, Aile Neseb veya evlilikle bir araya gelmiş, ana-baba ve çocuklardan oluşan topluluk. Büyük baba, nine, torunlar da aile tanımı içine girdiğinden, onlar da ailenin bir ve erkeğin birbirlerine karşı duydukları his, arzu, duygu, ve meyiller Sünnetüllah gereğidir. Âl-i İmrân, 3/14. Allah Teâlâ insana, yaratılışındaki fıtrata uygun olarak bu duyguları vermiş, yalnız bu meyillerin tatmin yolunu da belli prensiplerle sınırlamıştır. Bu sınırlar, sünnete uygun evlenmelerdir. İslâm'a uygun olmayan evlenme ve ilişkilerle meyiller eşler arasında maddî ve manevi tatmini sağladığından, sükunet ve rahatlık unsurudur. Neslin devamı ve gelişebilmesi için evlilik müessesesine ihtiyaç vardır. Kur'an-ı Kerîm ve sünnetde belirlendiği şekilde olmadıkça, bir aile yuvası kurulmasından söz edilemeyeceği gibi, doğan çocukların da meşru olacağı aileyi ilk insan Hz. Âdem ile Hz. Havva kurmuştur. O zamandan beri aile müessesesi olgunlaşmış ve gelişmiştir. Bununla beraber, toplumların, ekonomik durumun, iklimin etkisiyle çeşitli aile tipleri meydana ana-baba, çocuklar, biraz daha geniş anlamıyla karı-kocanın akrabasından ailesinin kurulması için ilk şartı, mümin bir erkekle mümine bir kadın olması, birbirleriyle sıhriyetin Kur'an'da yasaklananlardan olmaması gerekir. Kur'an'da anne, baba, kızlar, oğullar, kardeşler, teyzeler ve yeğenlerle evlenmenin haramlığı ile süt kardeşler arasındaki evliliğin yasak olduğu hükme bağlanmıştır. Yine Kur'anî hükme göre hala ve amca ile evlenmek getirdiği hükümler, iki kız kardeş ve hanımın yeğenini bir arada nikâhlamayı yasakladığı gibi, hanımın vefatından sonra bunların nikâhlanabileceğini de mümkün kılmıştır. Hala ve amca çocuklarının evlenmeleri ise helâl kılınmıştır. Çocukların eşleri ile kayınvalide, üvey anne ve üvey baba ile ve evli kadınlarla evlenmek haramdır."Sizlere, analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanında kalan üvey kızlarınız -ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bu engel yoktur-, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeş bu arada olmak suretiyle evlenmek size haram kılındı. Geçmişte olanlar geçmiştir. Doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder." "... Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı..." Nisâ, 4/23-24Ailenin huzurlu olması için, aileyi oluşturan bireylerin birbirlerine karşı görevlerini yerine getirmeleri gerekir. Bu görevler şöyle özetlenebilira. Karı-Kocanın Birbirlerine Karşı GörevleriKarı-koca birbirlerinin eksiklerini, kusurlarını görmemeli, namus ve iffetlerini korumalıdırlar. Böylece bütünleşerek aile saâdetini sağlamalıdırlar. Dinimiz aile reisi olarak erkeği tanır"Erkekler kadınlar üzerinde hakimdir." Nisâ, 4/34ayeti bunu ifade eder. Çünkü erkekler kadınlardan daha güçlü olarak yaratılmışlardır. Ailesinin geçimini sağlamak erkeğin görevidir. İslâm buna o kadar önem verir ki, bir erkeğin Allah rızasını gözeterek aile fertlerine yaptığı harcamayı sadaka kabul eder. Riyâzu's-Sâlihîn, I/331Kocanın hanımına karşı hak ve görevlerini hadisler ışığında şöyle sıralayabilirizBir kimse hanımına iyi davranmalı, onu kırmamalı, kaba davranışlardan sakınmalıdır. Peygamber Efendimiz şöyle buyurur"Ey ümmetim! Kadınlara hayırla muamele etmenizi tavsiye ederim. Çünkü onlar sizin emriniz altındadır. Fazla tahakküme hakkınız yoktur. Ancak açıktan fuhuş irtikâb etmiş olsalar o zaman durum değişir." Riyâzu'sSâlihîn, I/319Koca, hanımına hanım da kocasına ilgi göstermeli, saadeti evlerinde aramalıdırlar. Meşru olmayan yollara düşmemelidirler. İffet ve namus konusunda titiz davranmalıdırlar"Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını zinadan korusunlar." Nûr, 24/30ayeti bunu ifade hanımına ve çocuklarına dinî emirleri hatırlatmalı iyi yönde eğitmelidir."Ailene namaz kılmayı emret." Tâhâ, 20/132."Yedi yaşındaki çocuğa namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına vardıklarında kılmazlarsa cezalandırınız." Riyâzu's-Sâlihîn, I/339Koca, kendi mal varlığı ve imkânlarına göre hanımının nafakasını sağlayıp her türlü ihtiyacını gidermekle yükümlüdür. Ebû Davud, Nikâh, 41. Bu hususta cimrilik ettiği takdirde hanımı ilgili yöneticilere ve yargı makamlarına başvurup durumunu anlatabileceği gibi, kocasına danışmadan malından harcama hanımına asla "çirkinsin" dememeli, yaptığı işte sürekli kusurlar aramamalı İbn Mâce, Nikâh, 3, hanımını asla dövmemeli Buharî, Nikâh, 93, hanımını sürekli zan altında tutup onu gizlice takip etmeye kalkışmamalıdır. Müslim, İmâre, 56.Hanımının kocasına karşı görevlerine gelince;Hanım, ailenin reisi olan kocasına karşı bütün meşru ve İslâmi meselelerde itaat eşinin malını ailesinin her türlü sırrını, namusunu, çocuklarını durup dururken kocasından boşanmayı istememelidir. Çok zor durumda kalmadan kocasından ayrılmak isteyen kadına Cennet kokusu haramdır Ebû Dâvud, Talâk, 18. Kadın kocasından izinsiz olarak evinden dışarı çıkmamalıdır Buhârî, Nikâh, 116.Kadının kocasını memnun etmesi onun en önemli görevidir. Bu konuda Hz. Peygamber şöyle buyurur"Herhangi bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse Cennet'e girer." Riyâzu's Sâlihîn, I/326.Yine başka bir hadislerinde Resulullah Efendimiz şöyle buyurmuşlardır"Kadın kocasının yatağını mazeretsiz terkederek gecelerse, o kadına melekler sabaha kadar lânet ederler." Aynı eser, 323 Kadın kocasına olgun ve iyi davranmalı, zenginliği ve güzelliği ile övünmemeli, ev işlerini düzenlemeli, çocuklarına bakmalı, kocasının malını israf etmemelidir Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, V/174.b. Anne Babanın Çocuklarına Karşı GörevleriAnne ve babanın ilk görevi, çocukların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Peygamber Efendimiz şöyle buyurur"Bir adamın hayır için harcadığı paranın en faziletlisi, ailesine sarfettiği parayla, Allah yolunda kullanacağı atı için verdiği ve bu de Allah rızası için mücahid arkadaşlarına sarfettiği paradır." Riyâzu's-Sâlihîn, I/329Çocukların ihtiyaçları temin edilirken ne israfa kaçılmalı, ne de cimrilik yapılmalıdır. Her iki husus da dinimizin uygun görmediği çocuğunu güzel terbiye etmeli, anlayamayacağı bilgilerden ona bahsetmemeli, eğitimde basitten mürekkebe karmaşığa gitmelidir. Evvelâ, Allah'ı tanıtmalı, imanı kavratmalı, inandırmalı, uygun yasa vardıklarında da ibadetleri öğretmelidirler. Ayrıca neyin iyi, nelerin kötü olduğunu anlatmalı, yeme-içme, oturup-kalkma adabını öğretip bunları benimsetmelidir. Bunlar yapılırken anne babanın çocuklarına iyi örnek olmaları gerekir. Çünkü çocuklar daima büyüklerini taklit çocuklarına adaletle davranmalı, onların kıskançlık duygularını kamçılamamalı, kız-erkek ayrımı çocuklarına güzel isimler koymalı, sünnet ettirmeli, İslâmî bilgi ve duygularını çocuklarına sevgi ve merhamet göstermelidir. Peygamber Efendimiz, bir dizine Üsâme'yi, diğer dizine de Hasan'ı oturtur, sonra"Allah'ım bunlara rahmet ve saâdet ihsan buyur, çünkü ben bunların hayır ve mutluluğunu diliyorum." buyurmuştur Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII/127Anne-baba evlenme cağına gelen çocuklarını, temiz ve ahlâklı kimselerle evlendirmelidirler. Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır"Geride kendisine dua edecek hayırlı bir çocuk bırakan kimsenin amel defteri kapanmaz, kendisine sürekli olarak hayır yazılır." Ebû Davud, Vesâyâ, 14.c. Çocukların Anne ve Babalarına Karşı GörevleriÇocuklar, anne ve babalarına itaat etmeli ve iyilikte bulunmalıdırlar"Biz insana, ana babasına iyilik yapmasını da tavsiye ettik." Lokman, 31/14.Çünkü bir çocuğun yetişip büyümesinde en büyük fedakârlığı, anne ve baba anne ve babalarına karşı saygı ve şefkat göstermeli, istediklerini yerine getirmeli, onları memnun etmelidir."Rabbin şunları kesin olarak buyurdu Ancak O'na ibadet edin, ana-babaya ihsan ve iyilik yapın. Birisi yahut ikisi de yanında ihtiyarlarsa sakın onlara 'öf' bile deme, onlara darılma ve yüzlerine bağırma, ikisine de ikram et ve tatlı söz söyle. ikisine de merhamet besleyerek tevazu göster ve de ki 'Rabbim ikisine de merhamet et, onlar beni küçük iken nasıl terbiye etmişlerse sen de her ikisine merhamet et.'"Rabbiniz gönlünüzdekini daha iyi bilir. Ana-baba haklarında iyilik ederseniz Allah size mağfiret eder. Çünkü o, günaha tövbe edenleri muhakkak affedicidir." İsrâ, 17/23-25.Abdullah b. Mes'ud diyor ki"Peygamber Efendimize- Allah'ın katında en sevgili amel hangisidir, diye sordum, Peygamber Vaktinde eda olunan namazlar, Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir, Ana-babaya iyilik etmektir, Sonra hangisidir, Allah yolunda cihaddır, buyurdular." Riyâzu's-Sâlihîn, I/347.Çocuklar, anne-babaları hakkında kötü konuşmamalı, onlara sövmemelidir, vasiyetlerini yerine getirmeli, dostlarına ikramda bulunmalıdırlar"Ey Rabbimiz kıyamet günü, beni, anne-babamı ve bütün müminleri mağfiret eyle." İbrahim, 14/41 diye dua olan çocuklar ana-babalarının odalarına her zaman izin alarak girmelidirler. Baliğ olmayan küçükler de şu üç vakitte ana-babalarının veya başkalarının odalarına izin ile girmelidirler Sabah namazından önce, yani yataktan kalkıp giyinileceği zaman; öğle uykusu sırasında yatsı namazından sonra yatılacağı bu vakitler karı-koca arasında mahrem vakitlerdir. Allah Teâlâ, bütün müminlere bunu çocuklarına öğretmelerini emretmiştir Nûr, 24/58.Hz. Peygamber, "Kime iyilik edeyim?" diye soran bir sahâbiye şu karşılığı vermiştir"Ananıza bunu üç defa tekrarlamıştır sonra babanıza, sonra en yakın olanlara." Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1,2; Ebû Dâvud, Edeb, 120.Yine Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur"Anne Cennet kapılarının ortasındadır." İbn Hanbel, V/198;"Cennet annelerin ayakları altındadır." Nesâî, Cihad, 6 .Çocuklar, ana-babalarına karşı daima saygılı olmalı, onlara karşı tatlı dilli, güler yüzlü davranmalıdırlar. Ana-babanın bütün söylediklerini Allah'a itaatsizlik söz konusu olmadıkça, dinlemek ve kabul etmek gerekir. Her işte onların rızasını almaya çalışmalıdır. Onların hizmetlerini kendi hizmetinden önce görmelidir. Öldüklerinde de onları rahmetle anmak, onlar için hayır dua etmek, hayır yapmak, vasiyetlerini yerine getirmek şirkten sonra en büyük günah ana-babaya itaatsizliktir. Ana baba İslâmî emirleri yerine getirmede ve yasaklardan kaçınmada titizlik göstermiyorlarsa ve hatta kâfir iseler, bu onların ana-baba olmalarından doğan haklarını ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla onlara Allah'a isyan teşkil etmeyen hususlarda itaat etmek ve her zaman iyi davranmak Kardeşlerin Birbirlerine Karşı GörevleriKardeşler birbirlerine karşı iyi davranmalı, küçükler büyüklere itaat edip onlara saygı beslemeli, büyükler de küçüklere hoşgörü ile davranmalıdırlar. Ancak bu şekilde âilede mutluluk ve huzur maddî hırs sebebiyle, aralarındaki birlik ve beraberliği, ahengi kabiliyetleri birbirlerini kıskançlığa sevketmemelidir. Kimi insan ilme meraklıdır, o sahada ilerler, şan şöhret sahibi olur; kimi insan da ticarete meraklıdır, o sahada çalışır, ilerler, zengin olabilir. Bunları olgunlukla karşılamalı, herkesin aynı şey olamayacağı, aynı sahada çalışamayacağı gerçeği -varsa tabii- fikir ayrılıklarını, konuşarak, birbirlerinin düşüncelerine hürmet duyarak çözüm yoluna koymalıdırlar. Sertlikler ve tartışmalar daima kötü sonuçlar doğurur. Ailevî huzursuzluklara, tatsızlıklara neden aile hukukunun özelliklerine gelince;Evliliğin gayesi aileye huzur ve mutluluk, toplumda da iyi bir nesil temin etmektir,"Onun varlık ve kudret alâmetlerinden birisi de size kendinizden eşler yaratmasıdır, ki siz onlarla huzur ve sükûnete kavuşursunuz. Ve aranıza sevgi ve rahmet koymuştur." Rûm, 30/21."Onlar kadınlarınız sizin için elbise, siz de onlar için elbisesiniz..."Bakara, 2/187.İslâm cinsî ihtiyacın tatminini tabii karşılamakla beraber, evliliğin gayesinin bundan ibaret olmadığını söylemektedir."Doğuran siyah kadın, doğurmayan güzel kadından daha iyidir.","Evlenin, çoğalın Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizinle iftihar edeceğim." Avnu'l Ma'bûd Şerh Ebu Dâvud, I/173.Kocanın karısıyla müşterek, yüce ve insanî bir hayat sürmek arzusunun belirtisi olan mehrin sembolik bir şey olması da aynı gayeye mutluluğu, çocukların asaleti ve İslâm toplumunun kurtuluşu evleneceklerin birbirlerini seçerken kullandıkları ölçü ile yakından ilgilidir. Bu konuda Resulullah şöyle bir ölçü koymuştur"Kadın dört özelliğinden dolayı nikâhlanır Malı, asaleti, güzelliği ve dindarlığı; eli toprak olasıca, durma dindarını bul!" Buhârî, Nikâh, 16.İslâm'da evlilik, formalite ve merasimlerden uzak İslâmî bir akittir. Nikâh'ın ilân edilmesi, yakın dost ve akrabaya ziyafet verilmesi, tef vb. çalınıp şenlik yapılması güzel telâkki edilmiş, teşvik görmüş, böyle bir davete icabet etmemek hoş karşılanmamıştır Buhârî, Nikâh, 66 vd..Evlilik gerçekleşince karı ve koca Allah önünde birbirlerinin haklarına uymakla yükümlüdürler. Bu karşılıklı haklar aile reisliği hariç eşitlik esasına dayanır. Evlilik kadının şahsiyetini ortadan kaldırmaz, erkeğin hukukî ve sosyal kişiliği eşinin haklarını gölgelemez. Kadın kendi aile ismini taşıyabilir, kendine ait mallar üzerinde tam ve bağımsız bir tasarruf yetkisini birbirlerine iyi niyet ve güzel ahlâk ile davranacaklardır."İyileriniz, ailesine karşı iyi olandır..." İbn Mâce, Nikâh, 50.Ufak tefek huysuzluk, geçimsizlik ve kusurlara sabredecek, yuvanın yıkılmaması için tahammül göstereceklerdir"...Kadınlara normal ve iyi davranın; onlarda hoşunuza gitmeyen bir şey olursa, belki bir şey hoşunuza gitmediği halde Allah onu birçok hayırla doldurmuştur."Nisa, 4/19Anlaşmazlık büyürse hakeme başvurulacak, hakemler de âilenin devamını sağlayamazlarsa son çare olarak, usulüne uygun "tedricî boşanma" sistemi uygulanacaktır .İslâm aile hukuku, dördü geçmemek üzere ve oldukça güç durumlara ve şartlara bağlı olarak erkeğin aynı zamanda birden fazla kadınla evlenmesine izin vermiştir. İlk eş, üstüne evlenilmemesi şartını koşmuş ise, ikinci evlilik yapılamayacağı gibi, usulüne uygun evlenmelerde eşlerin hukuk ve şahsiyetini gözönünde bulundurmak ve ahlâkî ilişkiler yanında, anne-baba ile çocuklar arasındaki hukûkî münasebetler de itina ile tanzim edilmiştir. Ehliyet, velâyet ve vesâyet hükümleri babalı veya yetim bütün çocukların durumları ve menfaatları ile alâkalıdır. İslâm muhtaç ana babaya çocuklarının bakmasını, erkeğin karısına ve muhtaç olan akrabasına geçim sağlamasını teminat altına almıştır. Nihayet miras hükümleri de yakından uzağa bütün hısımların, ölenin malı üzerindeki haklarını tesbit etmiştir .İslâm hukuku, evlilerin zinasını -şartları tahakkuk ettiği takdirde- ölüm cezasına çarptırdığı, zinayı bu ölçüde yasakladığı için, ona götürmesi muhtemel bütün şüpheli yolları tıkamış, kadınlarla erkeklerin karışık eğlenmelerini, yabancı bir erkekle kadının baş başa kalmasını, kadının, yanında bir yakını bulunmadan, yalnız başına yolculuğa çıkmasını, kadın ve erkeğin birbirine ısrarla bakmalarını âile düzeninin oturduğu bu temeller, İslâm hukukunun aile anlayışını her hâliyle ortaya koymaktadır. Selam ve dua ile...Sorularla İslamiyet

bir yuvanın yıkılmaması için dua